İklim değişikliğiyle mücadele edenlerin gözleri Brezilya'nın Amazon yağmur ormanlarının kalbinde yer alan Belém kentine çevrildi. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 30. Taraflar Konferansı (COP30), ev sahibi ülke Brezilya tarafından "doğa ve insanlık için dönüm noktası" olarak duyuruldu.

COP30 Amazon'un Kalbinde Toplanıyor 1

6 Kasım 2025'te zirvenin açılışında konuşan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, dünyanın küresel ısınmayı 1,5 derece eşiğinin altında tutma hedefi konusunda "başarısız" olduğunu kaydetti. Fotoğraf: Raimundo Pacco/COP30

COP30, küresel iklim hedeflerinin ciddi bir baskı altında olduğu kritik bir dönemde gerçekleşiyor. Çünkü ülkelerin iklim planları 2025 itibarıyla 1,5 derece hedefine ulaşmak için yapılması gerekenlerin sürekli olarak gerisinde kaldı. COP30'un, Yeni İklim Finansmanı Hedeflerinin belirlenmesi, Ulusal Katkı Beyanlarının gözden geçirilmesi ve küresel uyum hedeflerinin masaya yatırılacağı bir zirve olması bekleniyor. Müzakerelerde, 1,5 derece hedefini canlı tutulması, yeşil ekonominin adil inşası ve biyoçeşitlilik ile iklim krizinin birlikte ele alınması gibi çok çeşitli başlıklarda toplantılar yapılacak.

COP30 Amazon'un Kalbinde Toplanıyor 2

COP30 öncesinde 6-7 Kasım'da düzenlenen COP30 Liderler Zirvesi'nde Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva, 60'tan fazla ülkenin devlet ve hükümet başkanları ile temsilcilerini ağırladı. Fotoğraf: Antonio Scorza/COP30

Fosil Yakıt Devlerinin Gölgesindeki Zirve

Önceki COP zirvelerinin en büyük eleştirilerinden biri, fosil yakıt endüstrisinin lobi faaliyetleri nedeniyle bir "ticaret fuarına" dönüşmesiydi. Ancak önceki toplantılarda rekor sayıda fosil yakıt lobicisinin bulunması, müzakerelerin samimiyeti konusunda derin şüpheler uyandırmıştı. İklim adaleti aktivistleri, COP30'un bu kirli mirastan arınması için çağrıda bulunmuştu. Ancak Guardian gazetesi fosil yakıt lobicilerinin akreditasyon sayısının geçen yılki COP29’a göre %20 arttığını bildirdi. Bu da sivil toplum örgütlerinde hayal kırıklığı yarattı. Ayrıca, Brezilya'nın kendisinin de büyük bir petrol ve doğalgaz üreticisi olması, bu konudaki iradeyi sorgulatıyor. Ülkenin, Amazon havzasında yeni fosil yakıt arama planlarının devam ettiği biliniyor.

Finansman Hayalleri, Somut Adımların Eksikliği

Gelişmekte olan ülkelerin iklim krizine uyum sağlaması ve temiz enerjiye geçişi için hayati önem taşıyan finansman, bir diğer tartışma konusu. Zengin ülkelerin, 2020'den itibaren gelişmekte olan ülkelere yıllık 100 milyar dolar iklim finansmanı sağlama taahhüdü, ilk yıllarda karşılanamayarak büyük bir güven bunalımı yarattı. Resmi verilere göre bu hedefe ancak 2022 yılında ulaşılabildi. Ancak bu finansmanın büyük kısmının geri ödemeli kredilerden oluşması ve toplam miktarın ihtiyaç duyulanın çok altında kalması, eleştirilerin odağında yer alıyor. COP30'un, bu güven bunalımını aşmak ve yeni, iddialı bir finansman hedefi belirlemek için kritik bir fırsat olduğu söyleniyor. Fakat, Oxfam gibi kuruluşların raporları, vaat edilen fonların genellikle gerçekleşmediğini veya yetersiz olduğunu ortaya koyuyor. Müzakerelerde "kayıp ve hasar" fonunun işleyişi ve kimlere ulaşacağı ise halen büyük bir muamma. Bu belirsizlik, iklim krizinden en az sorumlu olan ama en ağır bedeli ödeyen toplulukların geleceğini tehlikeye atıyor.

ActionAid'in yeni raporuna göre, sera gazlarını azaltmaya yönelik çok taraflı fonların yalnızca %2,8'i, yani on yılı aşkın bir sürede sadece 630 milyon ABD Doları, Adil Dönüşüm (Just Transition) yaklaşımlarını desteklemek için kullanıldı. Bu, azaltım için harcanan her 35 dolardan sadece 1 doların doğru amaçla kullanıldığı anlamına geliyor. Raporda bu miktarın daha net anlaşılması için şöyle bir karşılaştırma yapıldı: Bu rakam, milyarder Jeff Bezos'un süper yatını satın alma ve işletme maliyetinden (635 milyon ABD Doları) daha az. Rapor, verileri kamuya açık olan dünyanın en büyük iki çok taraflı iklim fonunu, yani Yeşil İklim Fonu (GCF-Green Climate Fund) ve İklim Yatırım Fonlarını (Climate Investment Funds-(CIFs) analiz etti. Analiz, GCF’nin projelerinin (%5,6'sı Adil Dönüşüm kriterlerini karşılıyor) nispeten daha iyi performans gösterdiğini, CIFs’in ise pratikte tamamen başarısız olduğunu gösteriyor; CIFs’in sadece 466 projesinden ikisi (%0,4) Adil Dönüşümü destekler nitelikte bulundu.

Karbon Piyasaları ve Yeşil Aklama Tehlikesi

COP30'un gündem maddelerinden biri de karbon ticaretinin kurallarını netleştirmek olacak. Ancak, Global Witness ve benzeri kuruluşlar uyarıyor: Zayıf kurallara sahip bir karbon piyasası, büyük kirletici şirketlere ve ülkelere, gerçek emisyon kesintileri yapmak yerine, ucuz "karbon kredileri" satın alarak "yeşil aklama" yapma fırsatı verebilir. Bu durum, Brezilya gibi ormanları büyük bir karbon yutağı olan ülkeler için özellikle riskli. Amazonlar gibi doğal ekosistemlerin korunması, karbon ofset projeleri adı altında metalaştırılabilir ve bu da yerli halkların toprak haklarını tehlikeye atabilir.

COP30 Amazon'un Kalbinde Toplanıyor 3

Fotoğraf: Raimundo Pacco/COP30

Amazonlar İçin Umut Var mı?

"Sonsuza Kadar Tropikal Ormanlar (Tropical Forests Forever Facility-TFFF), Brezilya Cumhurbaşkanı Luiz Inácio Lula da Silva tarafından COP28'de (Aralık 2023) dünyaya duyurulan ve küresel tropikal ormanların korunmasını finanse etmeyi amaçlayan yenilikçi bir fon mekanizması. Projenin ana fikri dünyanın önde gelen tropikal ormanlarına (Amazon, Kongo Havzası, Güneydoğu Asya vb.) sahip ülkeleri, ormanları korudukları takdirde ödüllendirmek. Proje, bir "yatırım fonu" mantığıyla işleyecek. Katılımcı ülkeler (hükümetler, özel şirketler, hayırseverler) fona sermaye sağlayacak. Bu sermayeden elde edilen faiz gelirleri, ülkelerin hektar başına orman kaybını azaltma oranına göre yapılacak. COP30 bu proje için bir "lansman ve seferberlik platformu" olarak görülüyor. Brezilya, kendi ev sahipliğinde, projeyi somut bir şekilde hayata geçirmek ve uluslararası destek toplamak için çaba harcıyor. COP30, bu projenin hayata geçirilmesi için en önemli sınav sahnesi olacak.

Ayrıca COP30'un Amazon bölgesinde düzenleniyor olması, iklim krizi ve biyoçeşitlilik kaybı arasındaki bağı somut bir şekilde gözler önüne sermesi bakımından önemli. Yerli halkların bilgisi ve liderliği, müzakerelerde çok daha güçlü bir şekilde temsil edilecek. Bu, sadece kâğıt üzerinde kalan taahhütler yerine, doğa temelli çözümlere odaklanan bir zirve olma şansını barındırıyor.