Alacakaranlık Korosu, bilim tabanlı bir ekolojik film. David Monacchi’nin Yok Oluşun Parçaları projesinin belgesele dönüştürülmüş hali. Eko-akustik besteci ve akademisyen David Monacchi’nin yirmi yıldır emek verdiği eko-akustik projesinin bir saatlik filminin hikâyesi İtalya Alpleri'ndeki bir film okulundan mezun olmuş üç sinema öğrencisinin bitirme projesi olarak başlıyor. Yönetmen Nika Šaravanja, görüntü yönetmeni Alessandro D’Emilia ve kurgucu Otis Buri, David Monacchi ile bir araya gelerek yaklaşık kırk film festivalinde gösterime giren ve büyük başarı sağlayan Alacakaranlık Korosu’nu çekiyor. Benim filmle tanışmam 2018 Bozcaada Ekolojik Filmler Festivali sayesinde olmuştu. Alacakaranlık Korosu festivalde en iyi öğrenci yapımı kategorisinde birincilik kazandı. Bizim Lüfer belgeselimizle katıldığımız ana kategoride yarışsaydı burada da rahatlıkla birincilik ödülünü alırdı. Otis Buri ile festivalde tanıştım, hemen arkadaş olduk ve şu sıralar mercan beyazlaması üzerine bir belgesel projesinde birlikteyiz. Geçtiğimiz ay Otis Buri ile Magma’nın Instagram hesabından bir söyleşi gerçekleştirdik. Dergimiz, belgeselin içeriğine oldukça önem veriyor. Bu nedenle de bu söyleşiyi yayınlamak ve belgeseli izleme fırsatı bulamayan okuyucularımıza tanıtmak istedik.
Amazonlar'ın derinliklerine yapılan yolculuğun detaylarını anlatır mısın?
Ekip son seferde ormanın içerisinde iki ay geçirdi. David’in daha önceden belirlediği temiz ses manzarası olan bazı yerler vardı. Ancak orada görüldü ki bu yerlerde de ses saf ve temiz değildi. Bu nedenle Amazonlar'ın derinliklerine doğru yüzlerce kilometre gitmek zorunda kalındı. Guarani kabilesinin, yerleri belirleyip o yerlere ulaşmada büyük yardımı oldu. Ağır bataryalar ve diğer ses ekipmanları kanolarla taşındı. Sonunda yirmi dört saatlik saf sesi alabilmeyi başardık.
David’in seslendirmesi oldukça yerinde; profesyonel seslendirmecileri kıskandıracak kadar iyi ve yerinde bir ses tonuyla anlatıyor yolculuğunu...
David konservatuarda profesör. Oldukça derin bilgisi ve ses kullanımı konusunda yetkin bir kulağı var. Ayrıca kullandığı ekipmanlar ve sesin kaydedildiği ortam oldukça sofistike. Bu eko-akustik projesi üzerine yirmi yıldan fazla çalıştı. Çok fazla analiz yaptı, birçok bilimsel ve sosyal ürünler çıkardı, sunumlar gerçekleştirdi.
Monacchi’nin ses kayıtlarındaki temizlik ve seviye üst düzeyde. Ses kayıtlarını film haline nasıl dönüştürdünüz?
Duyduklarımızı görselle birleştirmek durumunda kaldık. Sese odaklandık, görüntülerse bize zaten seste kalmamızı önerdi. Seslerin işitsel olarak iyi olduğu noktalarda bunu görsele taşıdık. Sesle ilgili kontrastı yakalamaya, bir başka deyişle doğal ve doğal olmayan sesleri filmde göstermeye, hissettirmeye çalıştık.
Sen bu işe nasıl dahil oldun? Filmin kurgulanması aşamasında nasıl zorluklar yaşadınız?
Filmde motivasyon oldukça yüksekti, hepimiz bu projede olmaktan çok mutluyduk. Dramaturjinin ses üzerine olduğu bir film insanın karşısına kolayca çıkmaz. Filmin çekilmesi sırasında saf sese ulaşabilmek için oldukça fazla zorluklarla karşılaştık. Kanolarla zorlu yolculuk, yağmurlar, zemindeki çamur, böcekler ve sivrisinekler… Filmde David’in kafasında sivrisineklerden korunmayı sağlayan bir başlık var mesela. Buna rağmen çok sayıda böcek ve sivrisinek tarafından sokuldular. Zaten ses spekturumuna bakıldığında özellikle geceleri bazı alanların sivrisinekler ve böcekler tarafından tamamen kaplandığını görebiliyorduk. Kurgu masasında bu sesleri dinlediğimde bazı sesler benim için oldukça ürperticiydi. Burada bir gece geçirmek bile hem heyecan verici hem de ürkütücü.

David Monacchi, Guarani kabilesinden bir rehberle ses cihazlarını nasıl yerleştirebileceklerini konuşuyor. Gece seslerini cihazların doğru frekansta ve net kayıt edebilmesi için optimal noktayı bulmak zorundalar.
Yönetmen Nika Šaravanja ve görüntü yönetmeni Alessandro D’Emilia ile nasıl bir araya geldiniz?
Hepimiz Zelig Film Okulu’nun öğrencileriydik. Her üç senede bir, proje yapmak için yaklaşık otuz kişi arasından on kişi seçiliyor. Alacakaranlık Korosu bu şekilde oluştu. Film okulu tarafından desteklenmiş, öğrencilerin gerçekleştirdiği bir proje yani. Yönetmen Nika Šaravanja insanlar konusunda oldukça deneyimli, iyi bir gezgin. Görüntü yönetmeni Alessandro iyi bir sporcu, dağcılık bilgisi var. Hobileri çekimlerde oldukça faydalı oldu. Tabii bu da filme yansıdı.
Belgesel bana göre bir ses denizi... Yapıma dair en sevdiğim noktalardan ikisi, görsel karelerle ses karelerinin birleşmesi ve sesi gösterebilmek için başvurulan yöntemler oldu. Yansıma görüntülerin yerine yerleştirilen ses dalgaları, yaprakların renklerinin fosforlu renklerle gösterilmesi gibi…
Filmin ses üzerine olması hepimizi çok etkiledi. Kurguda da her şeyi ses üzerine tasarladık; öncelik ses manzaralarına ve bu 24 saatlik kayıtlara verildi. Ses manzaraları bize bir baş kahraman olarak yansıdı. David her şeyi ses üzerinden görüyor. Onun eko-akustik görüşünü filme yansıtmaya çalıştık.
Filmde bahsi geçen ses spektrum bulunmakta. Bu bölüm, özellikle yarasaların ve petrol boru hattının sesi tam olarak bu spektrumu kaplıyor. Bu konuda David ile aranızda konuşmalar geçti mi?
David’den duyduğum kadarıyla bu spektrum sadece yarasaların değil, Amazonlar’da yaşayan canlı çeşitliliğinin yaklaşık beşte birine denk geliyor. Başka bir deyişle Amazon’un kalbinden geçen bu boru hattı ormanda yaşayan tüm canlıların beşte birini ses açısından etkiliyor.
Belgesel üzerine düşündüğün zaman aklına ne geliyor?
Milyar yılda evrimleşen bir şey göz açıp kapayıncaya kadar geçen bir sürede yok oluyor...
Bu proje ve “yok oluşun parçaları” üzerine ne hissediyorsun?
Eko-akustik sesler bir devridaim şeklinde ilerliyor, sonlandığı anda yeniden başlıyor. Filmi izleyene kadar fark etmediğimiz bir durum mevcut. Bu ses mirası bu canlılarla birlikte sonsuza dek yok olabilir ve insanlık olarak bu yok oluş yolunda emin şekilde ilerliyoruz.
Amazon Yağmur Ormanları
Öyle bir dünya ki 7 milyon kilometrekare, 390 milyar ağaç ve 2,5 milyon sinek ve böcek, 40 bin bitki, 2.200 balık türü, 1.294 kuş, 427 memeli, 428 amfibi tür, 378 kertenkele ve diğerlerinin evi. Gezegende bilinen canlı çeşitliliğinin yüzde 10’u, tatlı su kaynağının ise yüzde 15’i burada. 2018 yılında Amazon Yağmur Ormanları’nın yüzde 17’si yok edilmiş haldeydi. Ekip, kesintisiz saf sesler için Amazonlar'ın derinliklerine gitmek zorunda. Bu da günlerce kanallar ve bunların etrafını saran tropik çalı ve ağaç örtüsü arasında kanoda yolculuk etmek demek. Kanallar, David’in projede gerekli olan su çevresi orman seslerini de almak için bir fırsat. David Monacchi, Guarani kabilesinden bir rehberle ses cihazlarını nasıl yerleştirebileceklerini konuşuyor. Gece seslerini cihazların doğru frekansta ve net kayıt edebilmesi için optimal noktayı bulmak zorundalar.