Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, geçtiğimiz temmuz ayında Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği’ni “yeşil kalkınma hedefleri” kapsamında güncelledi, yeni yönetmelik 29 Temmuz 2022’de Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Yeni değişikliklerle;

-2014 yılı ÇED Yönetmeliği yürürlükten tamamen kaldırıldı.

-ÇED süreçlerine halkın katılımı ve bilgiye erişimi konusundaki düzenlemeler sınırlandırıldı.

-Doğa savunuculuğu yapan sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri, barolar gibi yapılar, ÇED süreçlerinin dışında tutuldu.

-Paydaş Katılım Planı yani ÇED sürecine kimlerin dahil edileceği görevi, yatırımcının çalışacağı özel şirkete verildi.

-Projeleri ÇED süreçlerinin dışında tutacak yeni düzenlemeler yapıldı.

-Yeni yönetmelikte “halk” tanımından “ulusal mevzuat çerçevesinde bir veya daha fazla tüzel kişi veya bu tüzel kişilerin birlik, organizasyon veya gruplar” ifadeleri çıkarıldı.

Doğa Derneği, bu değişiklere karşı Danıştay’da dava açtı. Söz konusu davanın başvuru dosyası, bu konuda çalışan hukukçulara ve doğa savunucularına emsal olması amacıyla bir yayın haline getirildi. “Halkın Kararlara Katılımını Savunmak: Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği İptal Davası” dosyasına buradan ulaşmak mümkün.

Halkın Kararlara Katılımını Savunmak: ÇED Yönetmeliği Yargıda 1

Doğa Derneği’nin açıklamasına göre yeni yönetmelikle doğanın haklarını yok sayan projelere yeni imtiyazlar tanındı. ÇED aşamaları tamamlanan bir projede, normal şartlar altında 5 yıl içerisinde yatırıma başlanılması aksi durumda ÇED kararı geçersiz kalırken, yeni yönetmelik ile halkın verilen kararlara karşı kazandığı davalar ve yargısal süreçler mücbir sebep kabul edildi. Belirli sürede başlamazsa izni iptal olacak projelerin süresi uzatıldı. Bu düzenlemeyle idarenin yargısal denetimi işlevsizleştirildi. Dava neticesinde alınan kararlar hiç yokmuşçasına yatırımcıya ek süre tanınır hale geldi.

Projeleri ÇED süreçlerinden muaf tutmak için;

-Madencilik projeleri kapsamında, yıllık 400.000 ton ve üzeri kapasiteye sahip kırma eleme tesisleri ÇED süreçlerinin dışına çıkarıldı.

-Taş kömürü ve bitümlü maddelerin gazlaştırılması ve sıvılaştırılması projelerinde, ÇED sürecine tabi olması gereken günlük 50 ton kapasite alt sınırı 500 tona çıkarıldı.

-Toplu konut projelerinde, ÇED sürecine tabi olması gereken 200 konut alt sınırı 300 konuta çıkarıldı.

-Mermer ve dekoratif taşların kesme, işleme vs tesislerinde, ÇED sürecine tabi olması gereken yıllık 5.000 m3’lük kapasite alt sınırı 10.000 m3’e çıkarıldı.

-Atık su artıma tesislerinde, ÇED sürecine tabi olması gereken kapasite alt sınırı 10.000 m3/günden 30.000 m3’e çıkarıldı.

Halkın Kararlara Katılımını Savunmak: ÇED Yönetmeliği Yargıda 2

“Yok oluşu körükleyen projelere yeni hukuki düzenlemelerle imtiyazlar tanınmasını kabul etmiyoruz”

Doğa Derneği avukatı Cem Altıparmak davanın önemini şöyle açıkladı: “ÇED yani çevresel etki değerlendirmesi, yapılacak projelerin doğaya ve projenin çevresine olan etkisini değerlendirilmeyi amaçlar. Eğer projenin çevreye olumsuz bir etki yapma ihtimali varsa bunun için alınacak önlemleri belirler. Ancak bu süreçlerin, projelerden etkilenecek canlı, cansız her türlü varlığın haklarını korumada etkisiz kaldığını hep birlikte deneyimliyoruz. Bu yüzden ÇED mevzuatından kaynaklanan hukuki uyuşmazlıklar ve ÇED kararlarına karşı açılan davalar, doğa koruma mücadelesinde en çok açılan davalar listesinde ilk sırada yer alıyor.”

Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç da doğanın haklarını savunmaya devam edeceklerini vurguladı: “Bu davayı, sadece şirketlerin haklarını artırmaya yönelik olan ve doğanın haklarını yok sayan yönetmelik değişikliğine karşı açtık. Gezegenimiz büyük bir yok oluşun eşiğinde. Bu yok oluşu körükleyen projelere yeni hukuki düzenlemelerle imtiyazlar tanınmasını kabul etmiyoruz. ÇED süreçleri biyolojik çeşitliliği, Önemli Doğa Alanları, kırsal üretimleri ve yerel ekonomileri doğrudan etkileyen süreçler. Doğanın haklarını savunmaya ve mevzuat değişikliklerini takip etmeye devam edeceğiz.”