Tarihi Haydarpaşa Garı arazisinde bir yılı aşkın süredir hummalı çalışmalar yürütülüyor. Mühendisler, 2018’in Mayıs ayında Haydarpaşa Köprüsü’nün inşaat çalışmaları sırasında alanda arkeolojik kalıntılara rastladı. İstanbul V Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun kararıyla arazide arkeolojik kazı çalışmalarının başlatılmasına karar verildi.

İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü’nün denetiminde yürütülen kazı çalışmalarında neredeyse her gün yeni tarihi kalıntılar çıkartılıyor; dönümlerce büyüklükteki arazinin her noktasında Roma, Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait tarihi bulguları görmek mümkün. Arkeologların verdiği bilgilere göre Erken Bizans dönemine tarihlenen mimari kalıntıların yanı sıra Geç Osmanlı dönemine ait olduğu düşünülen bir çeşmeyle yine Klasik - Helenistik, Roma, Erken Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait pişmiş toprak kandil, sikke ve çanak çömlek parçalarına rastlanıldı. Peronların olduğu kısımda Helenistik döneme ait olduğu düşünülen ve demir kenetlerle birbirine bağlı kesme dörtgen blok taşlardan yapılmış bir podyum bulundu. Geç Roma - Erken Bizans, Orta ve Geç Bizans dönemlerine ait yol, hamam, kamusal veya dinsel yapılara ait çok sayıda mimari kalıntılar ve Geç Osmanlı dönemi duvarları da şu ana kadar bulunanlar arasında.

Haydarpaşa: Rayların Altındaki Tarih 1

Tıbbiye Köprüsü’nün üzerinden, restorasyonu devam eden tarihi Haydarpaşa Garı’nı ve kazıların devam ettiği alanı görmek mümkün. Fotoğraf: Erhan Demirtaş

Liman Şehrinin Duvarı

Peronların kuzeyinde bulunan alanda sürdürülen çalışmalarda da batı yüzü kesme dörtgen blok taşlarla çok düzgün bir şekilde inşa edilmiş, sandık duvar tekniğiyle yapılmış büyük bir duvar tespit edildi. Uzunluğu yüz metre, genişliği üç metre olan bu duvarın hangi döneme ait olduğu henüz kesinleşmiş değil. Ancak arkeologlar iki bin yıllık geçmişe sahip sur duvarının devamı olduğunu düşünmekte. Duvarın önündeki toprak yapısını inceleyen uzmanlar, limanın bu noktadan başladığını belirtiyor. İbrahimağa bölgesinde yapılan kazılarda da Orta Bizans dönemine ait seramik tuğla fırını açığa çıktı.

İmparatorların Sikkeleri

Kazı alanında süren çalışmalarda şimdiye kadar yaklaşık iki bin adet sikke bulundu. Altın ve gümüş sikkeler titizlikle incelenip numaralandırılıyor. Bazı sikkeler oldukça temiz durumda; üzerindeki yazılarda nerede basıldığına ve dönemine ait bilgiler de mevcut. Bulunan sikkelerden bazıları M.S. 610 - 641 3. Konstantinos, M.S. 527 – 565 1. Justinianus’a ait.

Haydarpaşa: Rayların Altındaki Tarih 2

Peronların altından çıkan tarihi kalıntıların Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait olduğu belirtiliyor.

Kolyeli İskelet En Az Bin Yıllık

Kazı çalışmalarında şimdiye kadar çok sayıda mezar kalıntısı bulundu. Onlardan biri de aylar önce ortaya çıkarılan bir mezarda, bütünlüğü çok fazla bozulmayan ve bin yaşında olduğu düşünülen bir iskeletti. İskeletin üzerinde bir de koku kolyesi vardı. Resmi olarak doğrulanamayan bilgilere göre Haydarpaşa arazisinde toplu mezar (nekropol) bulunduğu iddia ediliyor. Bu iddiayı henüz doğrulayamasak da geçtiğimiz yıl fotoğrafladığımız ve bin yıllık olduğu düşünülen iskelet iddiayı doğrular bir kaynak olabilir.

Neolitik Dönem Köyü

Haydarpaşa Garı ve Liman Dönüşüm Projesi için son düzenleme kararı 2012 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde kabul edildi. Haydarpaşa Port Projesi kapsamında Haydarpaşa Gar çevresinde arkeolojik kazı çalışmaları yapılacağı söylenmiş; Marmaray projesi Gebze-Haydarpaşa hattı Pendik bölgesinde İstanbul Arkeoloji Müzesi denetiminde kazılar yapılmıştı. Arkeologlar çalışmaları sırasında tarihi Neolitik döneme uzanan bir köye rastladı. Günümüzden 8 bin 500 yıl öncesinin evlerinin temelleri, yanında çöp çukuruyla mezarlar birlikte ortaya çıkarıldı. Çöp çukurunda çok sayıda deniz mahsulü tüketildiği belirlendi.

Haydarpaşa: Rayların Altındaki Tarih 3

Kazı alanında bulunan ve bin yıllık olduğu düşünülen bir iskeletin boynunda süs eşyası olarak koku kolyesi bulunmuştu. Bütünlüğünü koruyan bu iskeletin dışında alandan şimdiye kadar onlarca iskelet çıkarıldı. Fotoğraf: Erhan Demirtaş

Saray, Haydarpaşa Çayırı’nda

Arkeologlara göre, Bizans imparatorlarının yazlık sarayı Haydarpaşa Çayırı’nda yer almakta. Yakın zamanda hayatını kaybeden Kadıköylü bilimci, Türkiye’nin önde gelen sanat tarihçisi Bizantolog Semavi Eyice, sarayın 13. yüzyılda Venedik’ten Kudüs’e doğru yola çıkan Haçlı şövalyeleri tarafından işgal edildiğini belirtirken Avrupalı seyyahların, yazılarında saraydan bahsedildiğini söylemişti. Kadıköy Konsülü’nün toplandığı Sainte Euphemie Kilisesi’nin de büyük bir bazilika olduğunu ve Hıristiyanlar için kutsal ziyaret yeri olarak görüldüğünü belirten Eyice, daha önce İstanbul’da incelemeler yapan Alman arkeologların kilisenin yeriyle ilgili iki nokta belirlediğini ifade etmişti. Kilisenin, garın hemen arkasında ya da Kadıköy’ün Yeldeğirmeni semtinde olabileceğini belirten Eyice, proje alanında arkeolojik kazı yapmanın zor olduğunu da eklemişti.

Binalarla dolu olan bölgede kazı yapmak için büyük istimlak çalışmasına ihtiyaç olduğunun altını çizen Eyice sözlerine şöyle devam etmişti: “Söz edilen eserlerin toprak üzerinde görülen bir kalıntısı olmadığı için arkeolojik çalışma çok zor olacaktır. Ayrıca bu alandaki eserlerin bulunması için en az 8-10 metre derine inilmesi gerekir. Çünkü bu eserlerin yerleri kesin olarak belirlenmiş değil. Ama sonradan, belirlenmesi için bir çalışma yapıldıysa bilemem.”

Kalıntılar Tescillendi

İstanbul V Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü sorularımıza yanıt vererek güncel bilgileri paylaştı. Müdürlüğün temmuz ayında gönderdiği bilgilendirme metninde şu ifadelere yer verildi: “Kurulumuzun 29.11.2018 tarih 5832 sayılı kararı ile Haydarpaşa Garı sahasında Tıbbiye Köprüsü G8 ayağında ilgili müze denetiminde yapılan kazı çalışmalarında açığa çıkarılan kalıntıların 2863 sayılı yasanın 6’ncı maddesi gereğince korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmesine, koruma grubunun I (bir) olarak belirlenmesine, kamu yararı ve Marmaray projesinin bütünlüğü dikkate alınarak kalıntıların yerinde ve kapatılarak korunmasına ilişkin sunulan projenin uygun olduğuna, uygulamanın gerekli koruma önlemleri alınarak ilgili müze denetiminde yapılmasına karar verilmiştir. Kurulumuzun 13.06.2019 tarih ve 6302 sayılı kararı ile peron 2 ve 3 arasındaki Helenistik / Roma, Bizans ve Geç Osmanlı dönemlerine tarihlenen kalıntıların 2863 sayılı yasanın 6’ncı maddesinde belirtilen özellikleri taşıdığından korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmesine, koruma grubunun I (bir) olarak belirlenmesine karar verildiği görülmüştür.”

Haydarpaşa: Rayların Altındaki Tarih 4

Yetkililerin verdiği bilgilere göre alandan çıkarılan birçok eser tescillendi. Söz konusu kalıntılar hem İstanbul’un hem de Kadıköy’ün tarihine ışık tutacak nitelikte.

Trenler Gara Gelecek Mi?

Kazı alanı ve tarihi Haydarpaşa Garı Ulaştırma Bakanlığı’nın yetkisinde. Hem sahadan edindiğimiz izlenime hem de yetkililerin açıklamalarına göre Haydarpaşa Garı uzun süre daha trensiz... Haydarpaşa Garı’na trenlerin gelmesi kazıların akıbetine bağlı. Ulaştırma Bakanlığı geçtiğimiz şubat ayında şu görüşleri paylaşmıştı: “Haydarpaşa bağlantısı inşaatı sırasında rastlanılan buluntular sebebiyle trenlerin Haydarpaşa Garı’na erişimi işlerinde gecikme olmuştur. Bu bölge için bir tarih verilememekle birlikte şehirlerarası trenler için Haydarpaşa Garı’na erişim temin edilecektir.”

Haydarpaşa Garı’nın Tarihi

Haydarpaşa Çayırı’na inşa edilen Haydarpaşa Garı’nın yapımına ilk olarak 1871 yılında başlandı. Kent ve Demiryolu sitesindeki yazıda Haydarpaşa Garı’na ait şu bilgiler yer alıyor: “7 Ağustos 1871’de Nafia Nazırı (Bayındırlık Bakanı) Ethem Paşa’nın ilk kazmayı vurmasıyla Haydarpaşa-İzmit demiryolu hattının yapımına başlanmış. Bu hattın yapımında Türk kurmay subaylarıyla birlikte birkaç İngiliz ve Fransız yol ve maden mühendisi çalışmış. Ebüzziya Tevfik Bey, Yeni Osmanlılar Tarihi adlı eserinde: “1289 senesi Şaban’ın 16’ncı Cuma günü (18 Ekim 1872) Mithat Paşa, bazı vekiller ve özellikle Nafia Nazırı (Bayındırlık Bakanı) Ethem Paşa da yanında olduğu halde, bir sene evvelden beri inşa edilmekte ola İzmit demiryolunu muayeneye gitmişti. Fakat bu açılış merasimi değildi…”

İlk Haydarpaşa Garı binasının temeli 11 Mart 1872’de atıldı. Bugünkü Haydarpaşa Köprüsü’nün İngiliz Mezarlığı tarafındaki son ayağının bulunduğu yere, bugünkü gar binasıyla karşılaştırılamayacak kadar gösterişsiz bir istasyon binası yapılmış; memur ve işçilerin kalacağı lojmanlar da yanında yer almıştı. Yapı, 22 Eylül 1872’de Haydarpaşa-Pendik hattının sefere başlamasıyla hizmete açılmış. Gar binasının yakınında kâgir bir vapur iskelesi inşaatına da aynı zamanda başlanılmış. İnşaat için gerekli malzemenin artmasıyla gar binasının önünden iskeleye doğru ray döşenmiş; böylelikle malzemenin taşınmasında kolaylık sağlanmış. Ancak kısa zamanda bu iskele de yetersiz kaldığı için uzatılmış.

Haydarpaşa: Rayların Altındaki Tarih 5

Çalışmalar deniz kıyısından İbrahimağa bölgesine kadar uzanıyor. Geçtiğimiz yıl Acıbadem’de bulunan Bizans duvarlarının ve lahitin de bu kazılarla ilgisi olduğu öngörülüyor. Bunun netlik kazanması çalışmaların sağlıklı bir şekilde tamamlanmasına bağlı.

Kolağası Mehmet Raif’in belirttiğine göre Haydarpaşa Garı, 1894 yılında meydana gelen depremde tamir olamayacak kadar zarar gördüğünden yenilenmiş. Onarım kitabesi Ankara TCDD Müzesi’nde korunuyor. Bu kitabeye göre yolcu binası 1312 Hicri (1894-1895) yıllarında yeniden inşa edilmiş. Aynı kaynakta bu yapının karşısında Sultan Selim’in Darüsaade Ağası Halid Ağa’nın yaptırmış olduğu bir çeşmeyle demir parmaklıklılarla çevrili birkaç yüz kişilik bir namazgâh mevcutmuş.

Takvimler 22 Eylül 1872 tarihini gösterirken bu mütevazi hatta ilk tren düdüğü işitildi. Haydarpaşa-Pendik hattı tamamlanarak işletmeye açıldı. Saatte en fazla 30 kilometre hız yapabilen Alman malı küçük lokomotiflerin çektiği dört-beş ahşap vagondan oluşan katarlar ilk yolcularını taşımaya başladı. İlk yolcu trenlerinin lokomotifleri marka olarak ünlü Alman sanayici August Bosig’in soyadını taşıyordu. Buhar gücüyle ve yakıt olarak ilk önceleri odun sonraları kömür kullanılan bu lokomotifler saatte 30-50 kilometre hız yapabilmekteydi. O dönemde Kadıköy yakasında ulaşım aracı olarak sadece atlı arabalar vardı. Otobüs, otomobil henüz doğmamış; şehrin Rumeli yakasında çalışmaya başlayan tramvaylar da bu yakaya henüz intikal etmemişti. Orta halli insanların özellikle uzun mesafelere gitmek için binecekleri atlı arabalar için alınan ücretse çok fazlaydı. Bu nedenle halk Haydarpaşa’dan çalışmaya başlayan trenlere büyük ilgi gösterdi. Güvenilir ve ucuz olması her insanın gelirine göre yolculuk yapabilecek mevkilere ayrılması ilgiyi artırdı. Demiryolunun Anadolu yakasına bir başka katkısı da semtlerin gelişmesine yardımcı olmasıydı. Gerçekten de ulaşım olanaklarının artmasıyla birlikte zaman içinde demiryolunun geçtiği semtler birbirinden zarif ahşap köşk ve konaklarla süslenecek, birçok ünlü devlet adamı bu semtlerde köşkler yaptırmak için birbirleriyle yarışacaktı.