Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 6. Değerlendirme Raporu 2022, küresel ısınmayı 1,5 °C eşiğiyle sınırlamak için yeterli çabanın gösterilmediğini açıkça belirtmişti. İklim krizinin kısa ve uzun vadede neden olacağı yıkımlar tüm haber araçlarının manşetlerinde günlerce asılı kalmıştı. Birleşmiş Milletler Taraflar Konferansı’nda da (COP27) bu olumsuz senaryolar gündeme gelmeye devam etti. Ancak bu olumsuzluklar arasında var olan iyi haberlerin basında yeterince yer bulamaması çaba gösterenlerin cesaretini kırıyor, iklim krizinin etkilerini yaşayarak deneyimleyen, kayıplar yaşayan ve harekete geçmek isteyen kitlelerin de boş vermişliğe yönelmesine, morallerinin bozulmasına yol açıyor. Bilim camiası, küresel ısınmayı önlemek için dünya genelinde önemli çabanın gösterilmediğini açıkça belirtse de rapordaki bulguların hepsi de karamsar değil.


İyimser Olmak İçin Nedenlerimiz Var 1

1) Elektrikli Araç Sayısı Artıyor

Sadece gelişmiş ülkelerde değil, gelişmekte olan ülkelerde de elektrikli araç sayısının artması karayolu ulaşımından kaynaklı sera gazı emisyonunun azaltılmasında önemli bir rol oynuyor. Elektrikli bisiklet ve e-scooter’lar gibi ulaşım araçlarının kalabalık şehirlerde yaygınlaşması mikro düzeyde de sera gazı emisyonunun azalmasına katkı sağlamaya başladı. Elektrikli ulaşımın yakın gelecekte herkes için ulaşılabilir olacağı ve sürdürülebilir biyoyakıtın kısa ve orta vadede kara ulaşımında payının artacağı raporun öngörüleri arasında. Taşımacılık sektöründeki bu değişimin hava kalitesinin iyileşmesine, hava kirliliğinden kaynaklı sağlık sorunlarının azalmasına, trafik yoğunluğunun düşmesine büyük katkı sağlayacağı düşünülüyor.

2) Düşük Emisyonlu Teknolojilerin Maliyeti Düşüyor

Düşük karbonlu teknolojilerin maliyetleri 2010'dan bu yana sürekli düşüyor. Özellikle güneş, rüzgâr ve elektrikli araç üretimi gibi küresel ısınmayı önleyecek kilit teknolojilerin üretim maliyetleri günden güne azalıyor. Enerji maliyetlerindeki bu düşüşün -diğer sektörleri de etkileyerek- karbon emisyon miktarını gelecekte daha hızlı düşüreceği tahmin ediliyor. 2010’dan 2019’a kadar geçen dokuz yıl boyunca güneşten üretilen enerji maliyetlerinde yüzde 85, rüzgâr enerjisinde yüzde 55 ve lityum iyon pillerde yüzde 85 düşüş oldu. İnovasyon politikalarının yürürlüğe girmesiyle hem temiz enerji üreten teknolojilerin maliyetleri hızla düştü hem de bu azalmayla birlikte küresel çapta bu yeni teknolojilere geçiş süreci hızlandı. Bu olumlu gelişmeler 2030 yılı hedeflerine ulaşmanın mümkün olabileceğini gösteriyor.

3) İklim Yasalarının Kapsamı Genişliyor

IPCC’nin 2014 Değerlendirme Raporu’nun yayımlanmasından bu yana, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini azaltmaya yönelik politikaların ve yasal düzenlemelerin kapsamının genişlediği açıkça görülüyor. Bu ısrarlı ve kararlı politikalar düşük karbon üretim araçlarına, altyapılarına ve teknolojilerine yapılan yatırımların da artmasına yol açtı. Küresel sera gazı emisyonunun yüzde 53’ünden sorumlu 56 ülkede doğrudan azaltıma yönelik iklim yasaları yürürlüğe girdi. Yine birçok ülkede uygulanan bu kararlı politikalar enerji verimliliğini artırdı, ormansızlaşma oranlarını azalttı, teknoloji paylaşımını hızlandırdı. Bu sonuçlar emisyonların bazı durumlarda azalmasına hatta sıfırlanmasına yol açtı. 1997'de imzalanan Kyoto Protokolü'nün birçok ülkede emisyonların azaltılmasında önemli rol oynadığı ve emisyonların raporlanması, muhasebeleştirilmesi için ulusal ve uluslararası kapasitenin oluşturulmasında etkili olduğu verilerle ortaya konmuştu. Benzer şekilde, neredeyse evrensel bir katılımla kabul gören 2015 Paris Anlaşması da azaltımla ilgili politika geliştirme ve hedef belirlemenin yanı sıra iklim eylemi ve desteğinin şeffaflığını da artırdı.

4) Emisyon Miktarını Değiştirmek Mümkün

Sanayi sektöründen kaynaklanan emisyon miktarını “net sıfır karbon” hedefine ulaştırmak zorlu bir süreç olsa da uzmanlar bunun hâlâ mümkün olabileceğini belirtiyor. Çünkü talep yönetimi, enerji-malzeme verimliği, karbon emisyonunu azaltma seçeneklerinin devletler ve uluslararası kurumlar tarafından da teşvik edilmesinde çok hızlı ilerleme sağlanıyor. Sanayi sektörü, “net sıfıra” doğru ilerlemek için yenilenebilir enerji, yeşil hidrojen, biyo-yakıt gibi karbon yönetimini kontrol eden yeni üretim süreçlerinden ve enstrümanlarından yararlanmak için artık daha fazla istekli ve daha fazla çaba harcıyor.


İyimser Olmak İçin Nedenlerimiz Var 2

5) Şehirler Büyük Fırsatlar Sunabilir

Kalabalık olsun ya da olmasın tüm şehirler, stratejileri ve yenilikleri yönetimlerine entegre ederek net sıfır hedefine büyük katkı sunacak. Enerji ve malzeme tüketiminin azaltılması, kentlerde karbon yutak alanlarının artırılması, mevcut yapıların ve yeni yapılacak olanların yenilenebilir enerji sistemleriyle ve malzemelerle donatılması 2050’deki “0 emisyon” hedefine ulaşılmasının önündeki engelleri kaldıracak. Özellikle yapı sektöründeki bu dönüşüm tüm dünyada finansal stresi de azaltarak sağlık kazanımlarını da beraberinde getirecektir.

6) Ekonomik Destekler Artıyor

Raporda birçok mevzuatın ve ekonomik enstrümanın başarıyla uygulandığı belirtiliyor. Bu uygulamaların büyük ölçekte hayata geçirilmesi emisyon azaltımlarını destekleyecek ve yeniliği teşvik edecektir. Ulusal koşullarla uyumlu ekonomik paketler bir yandan emisyonları azaltırken diğer yandan da kalkınma yollarını sürdürülebilirliğe doğru değiştirerek kısa vadeli ekonomik hedeflere ulaşılmasını sağlayacaktır. 2013-14 ve 2019-20 yılları arasında emisyon azaltımı ve adaptasyonu için harcanan finansal akışlar yüzde 60'a kadar arttı. Fosil yakıt sübvansiyonunun kaldırılmasıyla 2030 yılına kadar küresel karbondioksit emisyonlarının yüzde 1-4, sera gazı emisyonlarını ise yüzde 10'a kadar azalacağı öngörülüyor.

7) Kamuoyu Desteği Artıyor

IPCC raporu, doğayı ve çevreyi korumayı önemseyen ve iklim eylemlerine katılmaya daha istekli olan insan sayısının giderek arttığına dikkat çekiyor. Ancak birçok hükümetin de vatandaşlarının radikal değişiklikleri gerçekten destekleyip desteklemeyeceği sorusuyla mücadele ettiği biliniyor. Uzmanlar, maliyet ve faydaların adil dağıtıldığı, adaletli ve şeffaf karar alma süreçleri izlendiğinde “0 karbon” hedefine yönelik politikaların kamuoyunda kabul edilebilirliğinin daha yüksek olduğunu gösterdiğini söylüyor.

8) “Net 0” Emisyon Önemli

Rapor, net sıfır emisyon hedefine ulaşmak için emisyon azaltımının yanı sıra karbon uzaklaştırma teknolojilerinin (CDR) hayata geçmesi gerektiğinin altı çiziliyor. Atmosferden karbondioksitin uzaklaştırması karada, yerde veya okyanusta depolamayı gerektiriyor. Ekosistemler, biyolojik çeşitlilik ve insanlar için CDR uygulamasının etkileri, riskleri ve ortak faydaları, yönteme, sahaya, uygulamaya ve ölçeğe bağlı olarak oldukça değişken olacak. Bununla birlikte, yeniden ağaçlandırma, iyileştirilmiş orman yönetimi, karbon yutakları, turbalık alanlarının restorasyonu ve mavi karbon yönetimi biyolojik çeşitliliği ve ekosistem işlevlerini, istihdamı ve yerel geçim kaynaklarını geliştirebilecek uygulamalara yol açacak. Benzer şekilde, okyanus gübrelemesi uygulanırsa besinlerin yeniden dağılımına, ekosistemlerin yeniden yapılandırılmasına, oksijen tüketiminin artmasına neden olacak. Bu çabalar biyolojik çeşitliliğe ve ekosistemlere yarar sağlayarak iklim krizine uyum sağlamamıza, geçim kaynaklarını güvence altına almamıza, gıda ve su güvenliğini iyileştirmemize yardımcı olacaktır.