Magma Yeryüzü’nün son iki sayısında dünyayı iyileştirmenin yolu nedir diye sorduk; yöntemlerini aradık. Habitatları korumanın, yaban hayata dönüşün doğayı nasıl iyileştirebileceğini dünyanın dört yanından örneklerle gösterdik. Sorunu yazarken de, çözümü ararken de, bir öneri sunarken de konu hep insana geliyordu. İnsana, kurduğu sisteme, yarattığı yıkıma dair çok sorumuz var. Bu soruları dünyada yanıtlayabilecek en önemli karakterlerden, tabuları yıkan, 90 yaşında büyük bir enerjiyle dünyaya umut vermek için ülke ülke dolaşan, cesur aktivist Jane Goodall Türkiye’ye de geldi ve Magma’ya özel bir röportaj verdi. Ormanın Bilgesi Jane dahil; bu sayımızda insana ve yeryüzüne dair sorularımızı çok değerli isimlerle birlikte düşündük. Güneşin Aydemir, sevgi, gönüllü sadelik, türetim, umutluluk gibi kavramları barındıran onarım paradigmasını anlattı. Prof. Dr. Gökhan Karabulut, belirsizlik çağında insanın yeni bir ekonomik model yaratıp yaratamayacağı sorusunu yanıtladı. Oktay Uludağ, dünyada ekonomik büyüme değil mutluluk hedefleyen, yeryüzünün ilk karbon negatif ülkesi Butan’ı model alırken, uyguladığı sistemde hangi sorularımızın yanıtı olabileceğini yazdı. Doğayı insansızlaştırmanın sorunlarını ve sonuçlarını, Amerika’dan Afrika’ya, Sibirya’dan Amazonlar’a kadar yerli halklar üzerine çalışan Selcen Küçüküstel değerlendirdi. Prof. Dr. Ahmet Karataş, dünya biyoçeşitliliğinin yüzde 4’ünü tek başına barındıran Kosta Rika’daki doğal hayat ve insan ilişkisini anlattı. Türkiye’den de insan yaban karşılaşmalarını, yıkıma uğrayan kıyıları ve vadileri, yani odağında insan olan konuları sorguladık.
Dergi biterken Türkiye’nin gündemine köpeklerin “uyutulması” yasası geliverdi. Bu konu tartışılırken de aynı etik soru öne çıkıyor: Doğaya ve diğer canlılara olan hâkimiyetimiz. Hayvanların refahı hatta yaşamı için alınan her karar her zaman paternalistti. Nasıl olmasın ki? Nesli tükenmekte olan tür listeleri bile insan failliğinin sonucu değil mi? Hangi “insan olmayan” türün korunmaya ihtiyacı olduğuna ve nasıl korunması gerektiğine insanlar karar veriyor. Sonuç olarak, diğer canlılar ve doğa üzerinde bazen iyilikle, bazen de kötülükle hüküm sürmeye devam ediyoruz.
Doğayla ve diğer canlılarla kurduğumuz ilişkiyi yeniden tanımlamak gerekiyor. Bu tanımlamada insan egemenliğini sarsmak, doğru olanı anlamak için etkili bir yol gösterebilir. Magma’nın bu sayısının soruları ve yanıtlarının bu sarsıntıya katkı sunması umuduyla…
Magma Yeryüzü Özel Sayısında Neler Var?
ORMANIN BİLGESİ DR. JANE GOODALL
Cesur bir bilimci. Tüm tabuları yıktı, şempanzelerle ilgili gözlemleriyle bilim dünyasını altüst etti. Gombe’ye ayak bastığından beri Afrika ile bağını hiç koparmadı. Bu yıl 90 yaşına basan Jane Goodall, ilham veren cesur aktivizmini sürdürüyor, yaşadığımız tüm olumsuzluklara rağmen en güçlü kaynaklarımızdan birini yeniliyor: Umut.
Söyleşi: Burcu Meltem Arık / Fotoğraflar: Tolga İldun ve Jane Goodall Enstitüsü Arşivi
BUTAN: KARBONSUZ MUTLULUK
Himalayaların kuytusundaki Budist krallık Butan, doğasını ve kültürünü koruyan, üretim artışından önce bireysel mutluluk artışını hedefleyen bir sistem geliştirdi. Yaklaşık kırk yıllık uygulama sonucunda birçok konuda gelişti, dünyanın “karbon negatif” ilk ülkesi oldu. İnsanın doğayla uyum içinde yaşadığı daha iyi bir gelecek için geliştirilen bu sistemin, karbon üzerinden yorumlanması ve yönlendirilmesi özünde büyük çelişkileri de getirebilir.
Yazı: Oktay Uludağ / Fotoğraflar: Deniz Irsıdar
YER GÖK ARASINDA
İnsan, yaşamını ve gezegenimizle olan bağlantılarını onarıcı bir yönde, “iyi”nin yönünde dönüştürebilir mi? Dünyanın geleceğiyle ilgili endişeli her insanın yanıt vermekte zorlandığı soruları Güneşin Oya Aydemir tartışmaya açıyor. Sevgi, gönüllü sadelik, türetim, umutluluk gibi kavramları barındıran onarım paradigması, insanın yaşama bakışını kökten değiştirmesini öneriyor.
Yazı: Güneşin Aydemir
BELİRSİZLİK ÇAĞI
Daha çok mal, daha çok hizmet, daha çok zenginlik… Doymak bilmez bir iştahla dünya kaynaklarını o kadar çok sömürdük ki gezegenimizin geleceğini belirsiz hale getirdik. Daha çok yoksulluk ürettik. İÜ İktisat Teorisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Karabulut, içinde yaşadığımız belirsizlikler çağını Yeryüzü için yazdı.
Yazı: Prof. Dr. Gökhan Karabulut, İstanbul Üniversitesi, İktisat Bölümü
KOSTA RİKA: RENKLİ KUŞLAR CENNETİ
Küçük bir Orta Amerika ülkesi olan Kosta Rika, dünya biyoçeşitliliğinin yüzde 4’ünü barındırıyor. Ordusu yok ama topraklarının neredeyse yarısı doğa koruma alanı. Kuş gözlem turizmi ülkenin en büyük gelir kaynaklarından. Kosta Rika, doğayı koruyarak zarar vermeden para kazanmanın mümkün olabileceğini gösteren en renkli ülkelerden biri.
Yazı ve Fotoğraflar: Prof. Dr. Ahmet Karataş - Niğde Ö. H. Üniversitesi
İNSANSIZLAŞTIRMA: DOĞADAN KOVULMAK
Yerli halkların yaşadığı topraklar biyolojik çeşitliliğin yüzde 80’ini barındırıyor. Dolayısıyla bu coğrafyada yaşayan halklar en başarılı koruma yöntemlerinin sırlarına sahip. Ancak doğaya “korunması gereken değerli bir mal” gibi bakan koruma projeleri yerli halkların bu başarısını yok sayarak onları yerinden ediyor, onların doğayla kurdukları barışçıl dengeyi bozuyor.
Yazı:Selcen Küçüküstel
DOĞAL TUZLALAR: TUZUN KAYMAĞI
Binlerce yıldır doğayla barışık yöntemlerle üretilen tuz, altın değerindeydi, Anadolu’da deve kervanlarıyla taşınırdı. Yörenin hem ekmeği hem geçimi hem de emeğiydi. Orhan Alkaya, Sivas yöresinde en eski ve doğal yöntemlerle üretim yapan tuzlaların izini sürdü, tuz çiçeklerini, tuzun kaymağını anlattı.
Yazı ve Fotoğraflar: Mahmut Orhan Alkaya
SOFRADAKİ DOĞA
Anadolu’yu sofra olarak hayal etsek kilometrelerce uzunluğa erişir, ucu bucağı görünmez. Bu muazzam zenginlik, coğrafyanın bize armağanı. Ancak ekosistemleri ve yaşam alanları yok oldukça doğayla kurduğumuz bağın tanığı olan yiyeceklerimiz de yok oluyor.
Yazı: Dicle Tuba Kılıç - Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
YABANI KUŞATMAK
Doğu Karadeniz’in ormanları, sarp dağları onların yurdu, yavrularını büyüttükleri yuvalarıydı. Son yıllarda gündeme gelen insan - ayı karşılaşmasında sorun yabani hayvanların insana ait bölgelere inmesi değil, bizim onların yaşam alanlarına daha çok yaklaşmamız. İnsan yaban hayatı çatışmasına defalarca tanık olan Veteriner Hekim Birol Hatinoğlu, izlenimlerini bizlerle paylaştı.
Yazı ve Fotoğraflar: Birol Hatinoğlu
ÇAYIR YOKSA DENİZ YOK
Doğal ve arkeolojik alanlara hukuka aykırı imar izni verilmesinin en kötü örnekleri Bodrum yarımadasında görülüyor. Artan nüfus baskısı, yağmalanan koyları ve halka kapatılan kıyılarıyla Bodrum artık bir tatil “cehennemi”; cennet, eskidendi. Halbuki efsane Bodrum denizi berraklığını inşaatlarla yok ettiği deniz çayırlarına borçlu.
Yazı ve Fotoğraflar: Dr. Mert Gökalp
DOĞA VE ÇOCUK: DERİN BAĞ
Doğadan kopukluk, çocukların ekolojik kimlik ve kültürel farkındalık geliştirmesini engelliyor. Kentte ya da kırsalda nerede olursa olsun doğayla dostça ilişkiler kurarak büyüyen çocukların algıladıkları mutluluk da o kadar büyük.
Yazı: Burcu Meltem Arık
YABANA SALDIRI
Yaban hayvanlarından insan gibi davranmasını, tarlalara, sürülere zarar vermemesini bekliyoruz. Vurarak, zehirleyerek, tuzaklayarak ve öldürerek önlem almaya çalışıyoruz. Halbuki çeşitli önlemlerle bu çatışmayı azaltmak ya da önlemek mümkün.
Yazı ve Fotoğraflar: Mustafa Önder Ersin - Orman ve Yaban Hayatı Koruma Uzmanı
DÜNYA NEOLİTİK KONGRESİ 2024
Neolitik Çağ’a ilişkin yeni gelişmeler, alanının önde gelen bilimcileriyle birlikte 4-8 Kasım tarihleri arasında Şanlıurfa’da düzenlenecek kongrede konuşulacak. Emeritus Prof. Dr. Mehmet Özdoğan başta olmak üzere, dünyanın farklı yerlerinde Neolitik Çağ üzerine çalışan 70 kadar araştırmacı kongrenin bilim kurulunda yer alıyor. Harran Üniversitesi’nde düzenlenecek kongrede 50’ye yakın oturumda 600’e varan konuşmaya yer verilerek, döneme ait son veriler tartışmaya açılacak.