2014 yılında “Adı Bilinmeyen Dergi” ismiyle, Türkiye’nin en deneyimli coğrafya ve keşif yayın ekibi olarak yola çıktık. Adımızı okurlarımızla belirledik. Magma! Türkiye’nin özgür dergisi olarak Türkiye’de ve dünyada; okyanusların derinlerinden dağların zirvelerine, patikaların ucundaki köylerden büyük şehirlerin caddelerine gittik, bu coğrafyalarda tanıştığımız insanları, yaratılan kültürü ve tarihi okurlarımızla paylaştık.
Magma, 10. yıl özel sayısında Karahantepe’yi eşşiz buluntu fotoğraflarıyla kapağına taşıdı.
MAGMA 10. YIL ÖZEL SAYISINDA NELER VAR?
KARAHANTEPE / TAŞLARIN HAFIZASI
Karahantepe, ilk yerleşik toplumlarla ilgili kabul gören anlayışı altüst etmeye devam ediyor. Kamusal yapılar ve ilk konutlarla birlikte açığa çıkarılan buluntular, 12 bin yıl önce burada özgün bir sanatsal üslup ve estetik anlayışa sahip bir toplumun ve gelişkin bir toplumsal organizasyonun varlığını kanıtlıyor.
Yazı: Necmi Karul / Fotoğraflar: Yusuf Aslan / Karahantepe Kazı Arşivi

10 YILIN MAGMASI
Patronsuz, sermayesiz, emekçilerinin düşleri ve bütçeleriyle kurulmuş, yeryüzüne dost bir dergi: Magma… Coğrafya, kültür, tarih, arkeoloji, gezi, doğa, macera, keşif dergisi… Dünyayı korumak, dünyaya karışmak, kültür ve tarih bahçelerinde dolaşmak isteyenlerin, bilmek ve keşfetmek için yola çıkanların adresi… Magma’nın on yıl önce okuyucularıyla birlikte başlattığı mucizevi yolculuk devam ediyor.
Yazı: Kemal Tayfur

SÃO TOMÉ VE PRÍNCİPE / ÇİKOLATA ADASI
El değmemiş bir cennetti. Portekiz, fethiyle önce köle ticaretinin, şekerkamışı plantasyonlarının ardından da kakao üretiminin merkezi oldu. Afrika’nın batısındaki küçük ada ülkesi, günümüzde kakao üretimini yeniden canlandırmaya çalışsa da Afrikalı çiftçilerin adaletsizliklerle dolu hikâyesi devam ediyor. Magma dergisinden Tamer Tamar São Tomé ve Príncipe’den başlayan kakaonun izini İsviçre’ye kadar sürdü.
Yazı ve Fotoğraflar: Tamer Tamar

ŞİİRDEN DÜŞEN ŞEHİR / LİZBON
Göçlerle örselenmiş ruhların üst üste biriktiği iki kent: Lizbon ve İstanbul… İkisinin de ağzında su var. Birbirinden çok uzakta ama birbirine benzeyen iki kent. İki uç beyi. Biri Avrupa kıtasının Doğu, diğeri Batı ucunda. Şair - fotoğrafçı Akgün Akova, Lizbon sokaklarında İstanbul’un izini sürdü.
Yazı ve Fotoğraflar: Akgün Akova

KOLOMBİYA / RENKLİ KANATLAR
Brezilya’dan sonra dünyada en yüksek biyolojik çeşitliliğe sahip ikinci, iki bine yakın kuş türüyle birinci sırada Kolombiya. Bu benzersiz zenginlik ve kolibriler, And horoz kotingası, tinamular gibi muhteşem kuş türleri, doğa tutkunları ve kuş fotoğrafçıları için eşsiz bir deneyim sunuyor.
Yazı ve Fotoğraflar: Ahmet Karataş

EVLİYA ÇELEBİ YOLU / ULU SEYYAHIN İZİNDE
Evliya Çelebi’nin hikâyesinin başladığı İstanbul’daki Ahi Çelebi Camii’nden yola çıkan gezgin Seymen Bozaslan, yedi ay boyunca 17 bin kilometreden fazla yol kat ederek 74 şehirde 1.200 yeri ziyaret etti, kayıt altına aldı. Bozaslan, Evliya Çelebi’nin izindeki kendi seyahatnamesinin notlarını magma ile paylaştı.
Yazı ve Fotoğraflar: Seymen Bozaslan

PATAGONYA / ŞİLİ-ARJANTİN / DÜNYANIN UCUNDA
Bir yanda denizden yükselen dağlar, dağlardan denize kadar inen buzullar, labirenti andıran kanallar diğer yanda yanardağlar, bozkırlar, ıssız kasabalar... Güney Amerika’nın en ucunda, iki ülkeye yayılan uçsuz bucaksız topraklarıyla Patagonya, 21. yüzyılda da maceranın zirve coğrafyası.
Yazı ve Fotoğraflar: Hakan Deliç

KORSİKA / SON SIĞINAK
Korsika Adası ve Türk turizminin yıldızı Bodrum, Akdeniz’in en bozulmamış ve hassas deniz çayırı habitatlarına ev sahipliği yapıyor. Ancak ağır yat ve kitle turizmi baskısı bu değerli ekosistemlerin hızla yok olmasına neden oluyor. Bodrum yarımadasındaki deniz çayırlarını korumaya yönelik Posidonia Projesi’nden Mert Gökalp, Korsika’daki deniz çayırlarını koruma önlemlerini yerinde inceledi.
Yazı ve Fotoğraflar: Mert Gökalp

LİKYA ORKİDESİ / SON ŞANS
Dünyada sadece Antalya’nın Kaş ilçesindeki birkaç köyde yayılabilen Ophrys lycia’nın doğada sayısı artık yüzlerle ifade ediliyor. Ancak Akdeniz Koruma Derneği ve Ege Üniversitesi işbirliğiyle yürütülen proje, bu türün geleceği için umut vaat ediyor.
Yazı ve Fotoğraflar: Nejdet Bozkurt

ANADOLU’NUN ENDEMİK BİTKİLERİ / DOĞANIN NAZLI ÇOCUKLARI
Anadolu, jeolojik dönemleri boyunca hem insan hem de bitki ve hayvan türleri için sığınak oldu. Bu özel coğrafyası sayesinde Türkiye’deki her üç bitki türünden biri endemik. Bu zengin endemik bitki varlığı, habitat kaybı ve iklim değişikliğinden etkilenecek değerlerimiz arasında ilk sırada.
Yazı ve Fotoğraflar: Hasan Yıldırım
