Büyükada Lunapark Meydanı’nda Orman Genel Müdürlüğü’nün Büyükada Ekoturizm Alanı panosunda yazılanları inceliyorum. Panodaki bilgilere göre projede, iki yürüyüş ve bir bisiklet parkuru, üç mesire yeri, yedi seyir terası ve yağmur barınağıyla yirmi dört adet mesafe gösteren tabela bulunuyor. İlk yürüyüş parkuru Lunapark Meydanı ile Aya Yorgi Kilisesi arasındaki yolda; tabelaları takip ederseniz daha farklı yerleri de dolaşabiliyorsunuz. Yücetepe - Meydan arasındaki diğer parkurdaysa adanın daha büyük bir kısmını yürümüş oluyorsunuz. Bisiklet parkuruyla da adanın neredeyse büyük bir kısmını görmek mümkün.

Prens Adaları, günübirlikçilerin en yakın tatil noktası. Bayram gibi özel günlerde adalara giden günübirlikçi sayısı 750 bine ulaşıyor. Aya Yorgi Kilisesi’nin özel günlerinde de ziyaretçi sayısı artış gösteriyor. Adalılar, bu projeyle adanın insan yükünü hiçbir şekilde kaldıramayacağı görüşünde. Dünya Mirası Adalar Girişimi’nden Derya Tolgay, ekoturizme açılan alanların çoğunu adalıların bile bilmediğini, rotada türlü çeşitte çalı ve bitkinin bulunduğunu, burasının kuşların göç yolu üzerindeki özel bir alan olduğunu söylüyor. Derya Hanım’a göre, adanın kırılgan ekosistemi şimdi daha da yoğun bir insan baskısıyla karşı karşıya… Bu baskının sonuçlarından biri yangın. Derya Hanım, kötü senaryoya göre rüzgârlı havada, Büyükada’nın tamamının dört, Heybeliada’nın iki saatte kül olma tehlikesi altında olduğuna dikkat çekiyor ve soruyor: “Adada hâlâ mangal yakılıyor, dükkânlarda odun ve kömür satılıyor. Orman İdaresi burayı denetlemek için kaç personel aldı? Yangınları söndürmek için itfaiye ek kaç kişi aldı? Nasıl bir planlama yapıldı? Buralar nasıl denetlenecek?”

Büyükada’nın Ekoturizmle Sınavı 1

Ormanın ekoturizm adı altında açılmasına tepki gösteren Adalılar, projenin çöp ve yangın riskini artıracağı görüşünde. Proje kapsamında yapılan seyyar teraslardan biri.

İkinci en büyük sorunsa çöpler. Ada sakini Pınar Satıoğlu projenin yangınlara ve yeni çöp yığınlarına yol açacağını düşünenlerden: “Yıllardır adada etkin biçimde işleyen çöp atık sistemi hayata geçirilmedi ve adalara tek kullanımlık her türlü plastik ürün girişi, satışı serbest. Doğadaki kirlenme hiçbir cezai yaptırımın olmaması nedeniyle kaçınılmaz.”

On beş yıllık Adalı olan Zeynep Zihli de “Projenin baş edilemeyen kirlilik ve ormanlarda insan eliyle daha fazla doğal niteliğin eksilmesinden kaygılıyım” diye anlatıyor tedirginliğini. “Duyuru metninde kullanılan malzemeler yüzde yüz ahşaptır, diye belirtilmiş olmasına rağmen, güzelim orman yollarında bir hayli beton döküldüğüne, kazıklar çakıldığına, kepçelerle ortalığın inşaat alanına dönüşmesine bizzat tanık olduk. İnşaat süreci ilerledikçe, sonuçlarını gördükçe de üzüntüm arttı” diyor. Zihli direkleri, seyir teraslarını ve yağmur barınaklarını “doğal yapı ancak bu kadar kaba ve gereğinden fazla insan müdahalesi içeren nesnelerle donatılabilirdi” diye nitelendiriyor. Parkuru gezdikçe aralarında sadece 28 adım bulunan direkler, manzaraya sırtını dönen barınaklar ya da etrafına plastik bıçak, izmarit ve alkol şişesi atılan teraslar göze çarpıyor zaten.

Tek Kurumun İnisiyatifi

Resmi ilan portalı ilan.gov.tr sitesindeki paylaşıma göre, proje 07.09.2020 tarihinde ihaleye açılmış, ancak Adalılar da Adalar Belediyesi de İBB de haberdar edilmediklerini söylüyor. Adalılar, projeye dair fikirlerinin alınmadığını, tesadüfen öğrendiklerini belirtiyor. 12 Ekim’de yürüyüş sırasında beton ayakları gördüğünü söyleyen Derya Hanım şöyle diyor: “İşçiler geliyor, demirler var. Bunların ne olduğunu her yere sorduk ama uzun süre hiçbir yerden bilgi alamadık. Normalde projeyi anlatan bir pano asılması gerekir ama o da yoktu. Israrla öğrenmek istememize rağmen bilgi verilmedi.” Proje, Adalar Kaymakamlığı’nın 02.11.2020’de sitesinde yayınladığı açıklamayla anlaşılmış.

Zeynep Hanım da “Proje, ada halkı ve ilgili pek çok kurum haberdar olmadan tek kurumun inisiyatifiyle başladı” diyor. Ona göre, adalar SİT alanı olması itibarıyla bu tür projenin İmar Planı Vizyon ve İlkeleri ile uyumlu bir şekilde ilgili Koruma Kurulu, yerel belediye ve İBB’nin katılımıyla başlatılmalıydı. Ve soruyorlar: “Bu işçiler ve inşaat malzemeleri Adalar Belediyesi’nden izinsiz çıkamaz. Bu kamyonlar buraya gelirken belediye ne yaptı?”

Büyükada’nın Ekoturizmle Sınavı 2

Beton ayakları görmeleri üzerine çalışmadan haberdar olan Adalılar, yetkili makamların uzun zaman boyunca kendilerine bilgi vermediğini söylüyor. Fotoğraf: Derya Tolgay

Gül: “Belediyeye Bilgi Verilmemiştir.”

Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül’ün kapısını çalıyorum. Erdem Bey, Orman Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen projeyle ilgili kendilerine bilgi verilmediğini, halkın şikâyetleri sonucunda öğrendiklerini belirtiyor; söz konusu yerin orman sınırları dahilinde kaldığından belediyenin yetki alanı dışında olduğunu da ekliyor. Adalıların eşya taşırken bile belediyeyi haberdar ettiği ancak proje için inşaat malzemeleri taşınmasına, inşa süreci yürütülmesine rağmen belediyenin kayıtsız kaldığı iddialarını soruyorum. Şöyle yanıtlıyor: “Belediyemize ait deniz taşıtlarından çıkarma gemileriyle kamu hizmetleri, toplanan çöplerin nakli ve özel sektör hizmetleri yürütülmekte. Orman Müdürlüğü’nün sözlü destek talebi üzerine araçların nakli gerçekleştirilmiş olup bu talep sırasında yapılacak işlerle ilgili bilgi verilmemiştir.” Yangın ve çöp tehlikelerine karşı önlem alınmasında dair de “Büyükada’da yapılan ekoturizm çalışması ardından bölgenin yangın ya da doğal tahribat riskine ilişkin önlem planlaması hakkında henüz belediyemize verilen bir bilgi bulunmamaktadır” bilgisini paylaşıyor.

Yetkililer Sessiz

Projeyle ilgili Adalar Kaymakamı Mustafa Uslu’dan randevu almaya çalışıyorum. Orman Bölge Müdürlüğü ile görüşmem gerektiğini söylüyor. Adalar İlçe Orman İşletme Şefliği de görüş vermek için Orman Bölge Müdürlüğü’nden izin almamı belirtiyor. Haberi yazarken hâlâ izin gelmemişti. Bu arada öğreniyorum ki projenin bu yılki aşaması bitmiş. Devamı olacak mı? Diğer adalarda da uygulanacak mı gibi sorularım yanıtsız kalıyor.

Büyükada’nın Ekoturizmle Sınavı 3

Orman Genel Müdürlüğü’nün panosunda yazan bilgilere göre Büyükada’nın florasında kermez meşesi, sakız, kocayemiş, pembe ve beyaz çiçekli laden, zeytin, kızılçam, keçiboynuzu ve daha pek çok bitki ve çalı türü bulunuyor. Büyükadalılar, ormanlık alanın yürüyüşe açılmasının florayı olumsuz etkileyeceği görüşünde.

“Hukuki İşlem Düşünmüyoruz”

Diğer yandan İBB 1/5000 ölçekli Adalar Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı süreci yürütüyor. Çalışmayı yapan İBB İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı, projeden adalılarla birlikte haberdar olduklarını belirterek şöyle diyor: “Proje, koruma planı kapsamında geliştirilmiş bir proje değildir. Orman alanlarındaki uygulamalarda yetki Orman Bakanlığı’ndadır. Ekoturizm projesi hazırlanmadan önce kurumlardan görüş istendi mi, ne tür hazırlıklar yapıldı bilmiyoruz.” Başkanlık hukuki bir işlem başlatmayı düşünmediğini de ekliyor.

“Bırakın doğal hayatı…”

Derya Hanım, adaların halihazırdaki yollarıyla zaten ekoturizm yapıldığını ancak düzenleme gerektiğini belirterek anlatıyor: “Projeyi derhal durdurmaları gerekiyor. Bu projeyi herkesin önüne alıp 1/5000 planlarını da katarak uzmanların, orman idaresinin, sivil toplum kuruluşlarının, İBB’nin, bakanlığın içinde yer alacağı bir çalıştay yapmalarını istiyoruz.”

Zeynep Hanım “Orman Müdürlüğü Büyükada’ya bir iyilik yapmak istiyorsa mesire yerleri ve orman alanında mangal yakılmasının nasıl etkin bir şekilde sonlandıracağını düşünebilir” çağrısında bulunuyor. Sözü Pınar Hanım’a bırakalım: “Önce güzelim Arnavut kaldırımlarımız yok edildi, köklü bir ada geleneği olan faytonculuk ve atlar hoyratça ada hayatından koparıldı, şimdilerde bireysel akülü araçlarla adalar işgal altında. 2003’ten beri adada yaşayan biri olarak yapılan projeleri gördükçe Adalar’ın doğallıktan giderek uzaklaştığını hissediyorum. İşte bu yüzden projeleri görünce insan haykırmak istiyor; bırakın doğal hayatı, bırakın bakir güzellikleri, onların güzellikleri kendine yeter!”