Çernobil nükleer kazasının üzerinden 36 yıl geçti. Ardından Fukuşima yaşandı; Ukrayna-Rusya savaşında Zaporijya Nükleer Santralı’ndaki çatışmalar nükleer tehlikesini yakın zamanda yeniden hatırlattı. Ancak dünyanın nükleerle dansı devam ediyor. Ekosfer Derneği, Çernobil’in yıldönümünde nükleer enerjinin Türkiye ve dünyadaki durumunu değerlendiren “Nükleer Enerji ve Türkiye-2022” isimli rapor yayınladı. Rapora göre, küresel elektrik üretiminde nükleer enerjinin payı düşüyor. Bir yandan Avrupa’da, Almanya’da son nükleer reaktörler kapatılmaya hazırlanırken diğer yandan yeni nükleer santral inşaatları devam ediyor. Listenin başındaki ülkeyse Çin. Türkiye’de ise kamuoyu araştırmaları, nükleer enerjinin en çok istenmeyen elektrik üretim biçimi olduğunu gösteriyor. Her dört kişiden üçü yaşadığı yerde nükleer santral istemediğini söylüyor.

Dünyanın Nükleerle Dansı 1

Nükleer Enerji ve Türkiye-2022 raporuna göre;

-Nükleer enerjinin küresel elektrik üretimindeki payı 1996’daki yüzde 17,6’dan 2021’de yüzde 10,06’ya geriledi.

-Yapımı süren 52 reaktörden 19’u gecikmiş durumda.

-Yeni reaktör yapan ülkeler içinde Çin 16 reaktörle öne çıkarken, Almanya yıl sonunda kalan üç nükleer reaktörünü de kapatarak, nükleersiz ülkeler safhına katılmaya hazırlanıyor. Böylece dünyanın en büyük dördüncü ekonomisi yoluna nükleersiz devam edecek.

-G7 içinde nükleerden vazgeçmiş ülke sayısı da ikiye (İtalya ve Almanya) çıkacak.

Dünyanın Nükleerle Dansı 2

Raporun Türkiye’de Nükleer Enerji bölümünde Mersin ve Sinop’taki santral projeleri, hukuki süreçler ve nükleerle ilgili diğer gelişmeler ele alınıyor. Akkuyu Nükleer Santralı’nın dördüncü reaktörü için inşaat lisansı alınırken son bir yılda artan kazalar ve işçilerin protestoları dikkat çekiyor. Ayrıca Rusya’ya uygulanan ekonomik ambargonun Akkuyu’yu etkileyip etkilemeyeceği de dikkat çekilen noktalardan biri. Tüm yabancı firmaların çekildiği Sinop projesindeyse tartışmalı ÇED raporu ile çevre düzeni planlarına karşı açılan davaların son durumu hakkında bilgi veriliyor.

Dünyanın Nükleerle Dansı 3

Fotoğraf: Sinop NKP

Ekosfer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Gürbüz, dünyadaki durumunu anlatıyor: “Nükleer enerjinin Çernobil ve Fukuşima kazaları ile artan maliyetler nedeniyle elektrik üreten diğer kaynaklara kıyasla şansı azaldı. Nükleer endüstri bu yüzden de iklim krizini fırsata çevirmek ve en azından küçülmeyi durdurmak istiyor. Buna rağmen, iklim krizinin sıkça gündem olduğu Amerika ve Avrupa’da ciddi bir inşaat hareketi görülmüyor. Yeni inşaatlar yaşlanan filoyu yenilemeye bile yetecek düzeyde değil. Orta Doğu’da sınırlı bir faaliyet var. Dünyada düzenli nükleer santral yapan tek ülke Çin, orada da nükleer rüzgâr ve güneşin gerisinde kalıyor.”

Gürbüz, Türkiye’de ise nükleer enerjinin güneş ve rüzgâra göre çok pahalı olduğuna dikkat çekiyor: “Aon ihalelerde oluşan fiyatlara bakarsak, güneş santrallarının aynı elektriği nükleere göre 10 kat daha ucuza üretir hale geldiğini görüyoruz. Rusya’ya verilen alım garantisinin büyüklüğü de düşünülürse, Akkuyu projesi durdurulmazsa bütçede büyük bir delik açacak.”

Dünyanın Nükleerle Dansı 4

“Nükleer Enerji ve Türkiye-2022” raporunda öne çıkan diğer başlıklar şöyle:

-Dünyada çalışabilir durumdaki reaktör sayısı son 25 yılda hemen hemen aynı kaldı. 1996’da dünyada çalışabilir 437 nükleer reaktör varken 2022’de bu sayı 441 oldu. Uzun süredir devre dışı olanlar da hesaba katılınca çalışan reaktör sayısı 414’e düşüyor.

-Yapımına başlandığında “nükleer rönesans”ın başlangıcı denilen Finlandiya’daki 1600 MW gücündeki Olkiluoto-3 reaktörü, 17 yılda bitirildi ve tahmin edilenden yaklaşık 4 kat pahalıya, 11 milyar dolara mal oldu.

-Beş yıl önce Fransa’da nükleer enerjinin payını azaltacağını söyleyen Macron hükümeti, seçim öncesi yeni nükleer reaktörler yapacaklarını açıkladı. Fransa’nın elektrik üretiminde nükleer enerjinin payı ise düşmeye devam ediyor. 2005’te yüzde 78,5 olan bu oran 2020’de yüzde 67,1’e geriledi.

-TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası’nın, santralın Ecemiş-Deliler Fayı ile bunun Akdeniz’deki devamı olan Biruni Fayı’na çok yakın olduğuna vurgu yapan yeni bir akademik makaleye dayandırdığı açıklaması Akkuyu Nükleer Santralı’nın deprem riskine karşı yeterince değerlendirilip değerlendirilmediği konusunu gündeme getirdi.

-Kamuoyu araştırmaları, Türkiye’de nükleer enerjiye hayır diyenlerin oranının çok yüksek olduğunu gösteriyor. Konda araştırması, nükleer santrallerde elde edilen elektriği kullanmayı

tercih edeceğini söyleyenlerin oranının yüzde 5’te kaldığını gösteriyor. Toplumun yüzde 75’i ise kendi yaşadığı bölgede nükleer santral yapımına karşı.

-Akkuyu Nükleer Santralı çalışmaya başlamasıyla Rusya’ya ödenecek alım garantisi 15 yılda 32 milyar 815 milyon doları bulacak. Yıllık ödeme tutarı 2 milyar doları geçecek.

-Türkiye’de yapılan ihalelerde ortaya çıkan fiyatlar, nükleer enerjinin rüzgâr ve diğer yenilenebilir enerji kaynakların karşısında ekonomik anlamda da dezavantajlı olduğunu gösterdi. Mini YEKA GES3 yarışmasında bir güneş sahası için verilen en düşük fiyat kWh başına 18,2 kuruş oldu. Akkuyu için Rusya’ya verilen alım garantisi ise 12,35 dolar sent (yaklaşık 181 kuruş).

-Gaziemir’de bir kurşun fabrikasında ortaya çıkan radyoaktif maddelerin tespit edilmesinin üzerinden 15 yıl geçti ancak nükleer atıklar hâlâ yerleşim yerlerinin çok yakınında ve sahipsiz bir şekilde korumalı bir alana götürülmeyi bekliyor. Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda, 15 yıldır çözülemeyen bu soruna dikkat etmek için atık sahasının olduğu Emrez Mahallesi’nde “Duran Adam” eylemleri düzenledi.

-Avrupa Birliği’nin gaz ve nükleer enerjiyi de “sürdürülebilir yatırım” sınıfına almayı öneren “Yeşil Taksonomi” mevzuat teklifi gerek AB içinde gerekse diğer ülkelerde tartışma yarattı. Avrupa Parlamentosu’nda ikinci büyük gruba sahip olan Sosyalist ve Demokratlar, tasarıyı desteklemeyeceklerini açıkladı. Yatırımcıların ve nükleer endüstrinin de tasarıyla ilgili endişeleri var.


Özgür Gürbüz'ün Çernobil'in 30. yıldönümünde yazdığı "Yitik Topraklar" yazısı için burayı, "Pripyat: Duvarların Fısıldaştığı Kent" yazısı için burayı tıklayın.