Yakın bir zaman önce Gebze’deki Yağcılar Köyü’nün oradan yürüyüşümüze başladık. Harika bir sonbahar ortamında üç arkadaş yürüyoruz. Etraf çamur içinde ama biz taş döşeli bir yoldan yürüdüğümüz için batmadan çamura bulanmadan büyük bir keyifle ilerliyoruz. Böyle durumlarda söylenen üzerinde yürüdüğümüz tarihi yolla ilgili “işte adamlar yapmış abi” klişesi üzerinden sohbet ediyoruz. İki kilometre gidiyoruz ki bir anda çamura batmaya başlıyoruz. Bir anda etrafta ne orman kalıyor ne yol ne de doğada olma keyfi. Zemin bataklığa o doğa manzarası bir şantiyeye dönüyor.

Ağaç kesiminde çalışan ağır tonajlı araçların altında ezilen tarihi yoldan bazı noktalarda artık hiçbir iz kalmamış.
Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu müdürlüklerini gösteren internet sitesinin Kocaeli Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğü sayfasında SİT alanlarını gösteren listeden Körfez ilçesi Yağcılar Köyü’nde 1. derece arkeolojik SİT alanı olan tarihi bir yol kalıntısını herkes öğrenilebilir. Sorun şu ki Kocaeli’nin Körfez ilçesi sınırları içinde Yağcılar isminde bir köy yoktur. Fakat komşu Gebze ilçesinde Körfez ilçe sınırına yakın bir konumda bu isimde bir köy var. Buradan şöyle bir sonuç da çıkarılabilir. Nihayetinde yol dediğimiz bir yerden başka bir yere giden bir yapı; dolayısıyla Yağcılar Köyü’nden başlayıp doğuya devamla Körfez ilçesinin sınırları içinde devam etmesi olası. Konuyu biraz daha araştırınca Kocaeli Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 13/12/2011 tarih ve 139 sayılı kararıyla Gebze Yağcılar Köyü tarihi yolu 1. derece arkeolojik SİT alanı olarak tescil edildiği de öğreniliyor. Büyük ihtimalle Yağcılar Köyü’nün ilk başta bahsedildiği gibi Körfez ilçesi sınırlarında gösterilmesi bir yazım hatası. Ama bu hata aynı zamanda doğru bir şeye de işaret ediyor.

Kesilen ağaçlar ve tarumar edilen tarihi yol, hazin bir sonu yaşayan iki arkadaş gibi yan yana bekliyor.
Evet, bizim yürüdüğümüz, günümüz Yağcılar Köyü’nün yakınlarında kalıntıları bulunan bir antik dönem kırsal yerleşiminden başlayıp doğuya doğru orman içinden uzayıp giden belirgin bir tarihi yol var. Bu tarihi yolun Körfez ilçesi sınırları içinde kalan Kutluca ve Sevindikli köylerinin bulunduğu coğrafyaya vardığını üzerinde biraz yürürseniz rahatlıkla anlıyorsunuz. Ki zaten söz konusu bu köyler ve civarlarındaki görülen tarihi kalıntılar bu durumun en belirgin göstergeleri. Hele Kutluca Köyü’nde bulunan ve yakın zamanda restorasyon yapılırken bir kısmı yıkılan bir Roma dönemi köprüsünün varlığı, geçmişi antik dönemlere kadar uzanan bir yolun bu coğrafyadan geçtiğinin en büyük işareti. Ayrıca bu coğrafyanın tarihsel açıdan çok ama çok önemli bir özelliği bulunuyor: Roma İmparatorluğu’na başkentlik yapmış iki komşu kent Constantinapolis ve Nicomedia’yı birbirlerinden ayıran ve birbirine bağlayan coğrafya. Bizans döneminde Mesothinia denilen bölge burası ve işte böyle bir yerde, üstelik 1. dereceden arkeolojik SİT olarak korumaya alınmış, bir kısmı çok iyi korunmuş bir tarihi yol var. Bu durumda ne beklenir? Böyle bir tarihi değerin korunması tabii ki. İşte bu noktada diğer bir yalın gerçek devreye giriyor. Gözümüz gibi bakmamız gereken bir alan, göz oymak deyiminin tam anlamıyla mahvediliyor. Burada oymak fiili bir mecaz değil. Çünkü gerçekten şu anda söz konusu tarihi yol oyuluyor. Tarım ve Orman Bakanlığı tarihi yolun geçtiği ormanlık bölgede kesim kararı almış. Şu anda kesim sürüyor. Tarihi yolun üstünde kamyonlar, kepçeler ve traktörler tozu dumana katarak çalışıyor. Ormanı keserken tarihi yolu da oyuyorlar.