Atatürk'ün talimatıyla hazırlanan ve 1939'dan beri yürürlükte olan zeytin yasamız 2023’ten bu yana 9 kez madencilik ve diğer faaliyetler için değiştirilmeye çalışıldı. Her defasında TBMM’den ya da yargıdan geri döndü. Danıştay en son Ekim 2024’te zeytinliklerin madenciliğe açılmasını sağlayan yönetmelik değişikliğini iptal etmişti. 13 Haziran’da ise AKP milletvekillerinin imzasını taşıyan “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, TBMM Başkanlığına sunuldu. Sunulan kanunda yer alan maddeler mevcut Zeytin Kanunu’nu doğrudan değiştirmiyor, ancak fiilen etkisizleştiren değişiklikler içeriyor.

Zeytinlerimizi Koruyan Kanun

3573 sayılı Zeytinciliğin İslahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkındaki Kanun, 1939 yılından bu yana zeytinlik alanların korunmasını esas alıyor. Bu yasa, zeytinliklerin daraltılmasını, yok edilmesini veya üretimi engelleyecek tesislerin yapımını yasaklıyor. Mevcut kanun sadece tarımsal üretimi değil, biyolojik çeşitliliği ve yerel geçim kaynaklarını da koruma altına alıyor.

3573 sayılı Zeytin Kanunu’na göre: Zeytinlik sahaları kesin koruma altındadır. Bu alanlarda zeytin ağaçlarının sökülmesi, taşınması ve zeytinliklerin daraltılması yasaktır. Zeytinliklere 3 km mesafeye kadar toz ve duman çıkaran tesisler kurulamaz. Bu yasa, Türkiye'nin zeytinliklerinin korunmasını bir tarım politikası ve kültürel miras olarak güvence altına alır.

Zeytin Yasamız Kuşatma Altında 1

Zeytin arazilerinin yeni kanun teklifiyle madenciliğe açılması zaten yapılaşma baskısı altında olan asırlık ağaçları ve zeytin üreticiliğini tehdit ediyor. Fotoğraf: Mahmut Koyaş

Yeni Kanun Teklifi Ne Getiriyor?

13 Haziran 2025 tarihinde TBMM’ye AKP milletvekillerinin imzasıyla sunulan “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” ile Maden Kanunu'nun madencilik faaliyetlerinde izinleri düzenleyen hükmünde değişiklik yapılıyor. Yani sunulan yasa teklifi, doğrudan Zeytin Kanunu'nu kaldırmamakla birlikte, yasal korumayı fiilen ortadan kaldıran şekilde tasarlanmış.

 Sunulan kanun teklifine göre; özel çevre koruma bölgeleri, Milli Parklar Kanunu'na göre korunan alanlar, sulak alanlar, yaban hayatı koruma ve geliştirme sahaları, ormanlar, Turizmi Teşvik Kanunu'na göre ilan edilen kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri, turizm merkezleri, Kıyı Kanunu'na göre korunması gerekli alanlar, 1'inci derece askeri yasak bölgeler, 1/5000 ölçekli imar planı onaylanmış alanlar, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında kalan sit alanları ile madencilik amacı dışında tahsis edilen ve Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından uygun görüş verilen elektrik santralleri, organize sanayi bölgeleri, endüstri bölgeleri, petrol, doğal gaz ve jeotermal boru hatları gibi yatırım alanlarına ait koordinatlar, ilgili kurumlar tarafından Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğüne bildirilecek.

Ormanlar hariç bu alanlarda ruhsat düzenlenmeden önce Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, ilgili kuruma proje hakkında görüşünü sorarak izin talebinde bulunacak. İlgili kurum, değerlendirmelerini tamamlayarak üç ay içinde izin talebine cevap verecek. Bu süre içerisinde cevap verilmemesi durumunda ilgili kuruma Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğünce bir ay ilave süre verilecek. Bu süre sonunda da karar bildirilmezse izin verilmiş sayılacak. Verilen izin, işletme ruhsatına geçiş veya temdit değerlendirmelerinde o alanda devam edecek ancak idarenin projede veya rehabilitasyon projesinde değişiklik talep etmesi mümkün olmayacak. Zeytinlikler taşınacak ya da eşdeğer alanlara “yeni zeytinlik” kurulacak.

Zeytin Yasamız Kuşatma Altında 2

Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı’nın resmi istatistiklerine göre ÇED Gerekli Değildir kararlarının sektörel dağılımında en fazla pay %47 ile maden sektörüne ait.

Kamu Yararı İfadesi Muğlak ve Keyfi Yorumlamaya Açık

Sunulan değişikliklere göre; ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) “olumlu kararı” alınmadan yatırım yapılamaz, ancak olumlu görüş verilmeyen durumlarda karar, Kurul tarafından “üstün kamu yararı” gerekçesiyle aşılabilecek. Kurum görüşlerini bildirme süresi sonunda yanıt gelmemesi hâlinde, görüş otomatik olarak olumlu sayılacak. Bu maddeler ile idari denetim mekanizmaları zayıflatılarak zeytinlik alanların korunmasından sorumlu kamu kurumları  işlevsizleştiriliyor ve ÇED süreci formaliteye indirgeniyor. Bu nedenlerden dolayı zeytinlikler üzerinde plansız ve yıkıcı yatırımların artmasına kaçınılmaz gözüyle bakılıyor.

Zeytin Yasamız Kuşatma Altında 3

Fotoğraf: Mahmut Koyaş

Ekosistem Yıkımı

Zeytinliğin taşınması, uzun vadeli üretim ve ekosistem bütünlüğüne telafisi olmayan zarar verecek. Çünkü zeytin ağaçları, yalnızca bir tarım ürünü değil; toprak organizmaları, polinatörler ve yerel iklim ile birlikte çalışan bir ekosistem. Bu ekolojik bütünlük, ağaçların taşınması veya fidan dikimiyle yeniden kurulamaz. Taşınan ya da yeni dikilen zeytinlerin ürün verimine kavuşması uzun yıllar sürebilir. Zeytinliklerin yok edilmesi; toprak erozyonunu artırır, biyoçeşitliliği azaltır, karbon yutağı alanlarını daraltır, arı ve polinatör popülasyonlarını tehdit eder.

Küçük Çiftçiler Tarımdan Kopacak

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2024 verilerine göre 81 ilimizin %45’inde (36 il) toplam 600.000 ha alanda üretimi yapılan zeytin; toplam tarım alanlarının %2’sini, bağ-bahçe alanlarının ise %22’sini oluşturmaktadır. Yaklaşık 400 bin ailenin geçim kaynağı olması yönüyle hem aile işgücünün değerlendirilmesine imkân sağlamakta hem de tarımsal istihdamın %2’sini temsil etmektedir. Bu alanların madencilik faaliyetlerine açılması; geçim kaynaklarını ortadan kalkacak, köyden kente göç hızlandıracak ve küçük çiftçi tarımdan çekilmesine yol açacaktır. Özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerinde, zeytincilik sadece ekonomik değil; kültürel bir miras ve yaşam biçimi olarak da değer taşımaktadır. 2023 yılında Türkiye'nin geleneksel zeytin yetiştiriciliği UNESCO Acil Koruma Gerektiren Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne alınmıştı.

Anayasaya da Aykırı

Zeytin Kanunu'nun koruma ilkeleri, Anayasa'nın 45. maddesiyle uyumludur: "Devlet, tarım arazileri ile çayır ve mer'âların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek için gerekli tedbirleri alır." Yeni kanun teklifindeki "taşıma" ve "ikame zeytinlik" gibi uygulamalar, bu anayasal korumayı ortadan kaldırmaya yönelik riskler taşıyor. Ayrıca Türkiye'nin taraf olduğu Paris İklim Anlaşması, Bern Sözleşmesi, Ramsar Sözleşmesi gibi birçok uluslararası sözleşmeyle de çelişiyor.