Yaşamın ve yaratıcılığın görkemi, sonsuz bir aldırmazlık, yorgunluk, bıkkınlık, görmezlik ve körlük gösterisiyle kendinden kaçıyor. Yaşamın kendi duyuları, görme ve işitme biçimleri çürüyerek kirlenen sulara, toprağa, parlak göğe karışıyor. Yaşamın döngüleri tökezliyor, yalpalıyor artık. Yeryüzünü yönetenler, erki ellerinde bulunduranlar, bu bencil aldırmazlığın esrikliği içinde dosdoğru bitiş çizgisine koşuyor. Bu olan ve biteni bize düşündürtecek, düşünmemiz gerektiğini gösterecek, imleyecek şey, ancak yaratıcı bir sanat olabilir; bizi bu sanat uyarır, bu sanat anlatabilir, uyarmakla kalmaz, tüm nedenlerin özünü de gösterir.

Sanat, belki bu yitiriliş döngüsünü yavaşlatmayı başaramaz, ama onun sessiz çığlıkları, sağırlaşma ilencini durdurabilir.

Yeryüzü Sanatı: Bir Manifesto 1

İlk sanatçılar, toprak, hayvansal yağ, yanmış kömür, tebeşir karışımı ilk boyaları yarattı; doğal duvarlara, yarı kapalı inlerin içine korkusuzca sokularak yaşamanın anlamını boyadı. Doğayı, yaban hayvanını, kendi sanatının ilk konuları, kahramanları yaptı.

Başlangıç görkemlidir. Bitiş görkemli olmasın.

Yeryüzü Sanatı: Bir Manifesto 2