Yaklaşık 100 yıldır 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü kutlanıyor. Bu özel gün, kadınların elde ettikleri tüm haklar için gösterdikleri uzun süreli mücadeleyi de simgeliyor. Ne var ki bu mücadele henüz tam anlamıyla amacına ulaşmış değil. Dünya Ekonomik Forumu her yıl “Uluslararası Cinsiyet Eşitsizlik Raporu”nu yayımlıyor. Bu rapor sağlık, eğitime erişim, ekonomiye katılım ve politik haklar gibi alanlarda kadın ve erkek arasındaki durumu 144 ülke arasında inceliyor. Rapor bir yanıyla 8 Mart’ın arkasındaki mücadelenin bugün ne kadar başarılı veya eksik kaldığının da bir göstergesi. Oysa kadınlar özgür değilse toplum da değildir...

Dünya Ekonomik Forumu’nun 2016 raporuna göre kadın ve erkeğin yüzde 100 eşit olduğu ülke yok. Yüzde 80 ve üzerinde eşitlik 5 ülkede sağlanmış; 64 ülke yüzde 70-80 oranında birbirine eşit. Listeye göre kadın ve erkeğin eşit hakka en yakın olduğu ülke İzlanda. Onu Norveç, Finlandiya, İsveç izliyor. Kadın erkek eşitliğinin kadının aleyhine olduğu sondan 5 ülke sırasıyla Yemen, Pakistan, Suriye, Suudi Arabistan ve Çad. Amerika bu listede 28., İngiltere 20., Danimarka 19. sırada. Rapordaki en önemli rakam sağlık konusunda. Tüm bu 144 ülke arasında sağlık hakkına erişimde oran yüzde 96; yani kadın ve erkek neredeyse eşit. Türkiye’nin genel değerlendirmede durumuysa epey kötü; 144 ülke arasında 130. sırada.

Türkiye’de Öncelik Yaşama Hakkı

Aslında Türkiye kadın hakları konusunda cumhuriyetin ilanıyla birlikte dünyada en öncü adımları atanlardan. 1926 yılında Medeni Kanun ile birlikte tek eşlilik zorunlu hale geldi. 1934 yılında, Türk kadınlar seçme ve seçilme hakkına sahip oldular. 1938’de reşit olmayanlar için evlilik yaşı ailenin izni alınmak kaydıyla; erkeklerde 17, kadınlarda 15 olarak düzenlendi. Bu öncü adımlardan yaklaşık 90 yıl sonra Türkiye’de eğitim, sağlık, politika, iş dünyasındaki haklar değil, yaşama hakkı öncelik haline geldi. Kadına şiddet ve cinayetler konusunda Türkiye çok kötü bir karneye sahip.

Türkiye’de 2016 yılında 261 kadın öldürüldü. Kadınların yüzde 43’ü kocaları, yüzde 15’i eski sevgilileri/partnerleri, yüzde 11’i akrabaları, yüzde 8’i sevgilileri tarafından katledildi. Şaşırtıcı olanı cinayetlerin yüzde 13,5’i sokak, AVM gibi halka açık alanlarda gerçekleşti ve müdahale olmadı. Kadınların yüzde 9’u şiddet şikayetlerine ya da koruma kararlarına rağmen öldürüldü.

Birleşmiş Milletler verilerine göre dünya genelinde de gelir, yaş ve eğitimden bağımsız olarak kadınlar, fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddete maruz kalıyorlar. Kadınlar şiddetin çoğunu eşlerinden veya sevgililerinden görüyorlar. Dünyada her üç kadından biri hayatlarında en az bir kez fiziksel ya da cinsel şiddete uğruyor. Tüm bu olumsuzluklar 8 Mart kutlanırken bir kez daha şu gerçeği ortaya koyuyor: Kadınlar için mücadeleye devam!