Şüphesiz, insanların gözünde bütün canlılar eşit oranda sevimli ya da çekici değil. Yılanlardan ya da timsahlardan çoğu kişi korkarken pandalar, hemen herkes için sevimli hayvanlar. Kaplan, aslan, leopar ya da kartal gibi canlılarsa karizmatik ve güçleriyle hayranlık uyandırıyor, birçok doğa koruma programının yüzü oluyorlar. Toprak solucanlarıysa ne sevimli ne de karizmatik. Herhangi bir etkinliğin yüzü olmaları da mümkün değil. İlgi çekmeyen bu canlılar aslında gezegenimizin tarihindeki en etkili organizmalar sıralamasında insanların ya da dinozorların bile üstünde yer alıyor. King’s College London’da araştırmacı Sarah Johnson, Eartha’da yayınlanan makalesinde toprak solucanlarının önemine dikkat çekiyor.
Çevrebilimciler, toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini büyük oranda etkileyen solucanları, anahtar tür (keystone species) olarak görüyor. Protein bakımından zengin olan solucanlar doğada önemli bir besin kaynağı başta kuşlar ve memeliler olmak üzere birçok hayvanın besinini oluşturuyor.
Solucanlar, geridönüşümcü canlılar. Toprakta sürekli yeme ve dışkılama faaliyetiyle organik maddeyi parçalıyorlar. Her solucan günde vücut ağırlığının yaklaşık bir buçuk katı dışkı üretiyor ve bu sayede toprağı doğal yollarla gübreleme konusunda önemli rol oynuyor. Solucan dışkısı bitkiler için yararlı olan besinler ve bakterilerle dolu. Bazı çalışmalar solucan dışkılarındaki besin miktarının normal topraktakinin beş katı olduğunu gösteriyor. Bu nedenle tarım verimini büyük oranda artırıyorlar.

Topraksolucanları aslında toprak mühendisleri. Hareket ettikçe toprağı yumuşatıp karıştırıyor. Yani doğal yollarla toprağı havalandırıp drene ediyorlar. Bu da toprağı hem daha verimli hale getiriyor hem de yüzey akışını ve erozyonu önlemeye yardımcı oluyor. Ayrıca bu canlılar, toprak sağlığı ve toksisitesi konusunda da belirleyici rol üstleniyor. Pestisit kalıntıları veya ağır metaller (çinko, kurşun vb.) gibi toprak kirleticilerine karşı çok hassaslar. Ne yazık ki tarım arazisi açmak için ormanların yok edilmesinden fazlasıyla etkileniyorlar. Yani solucanlar arazi kullanım planlaması ve kirleticilerin etkisini değerlendirmek için araç olabilecek belirleyici (biyo-monitör) organizmalar. Ayrıca zarar görmüş, verimsiz toprakların iyileştirilmesine yardımcı oluyor ve özellikle insan kaynaklı sorunlara çözüm sağlayabiliyorlar. Yapılan araştırmalar, solucanların, kurşun gibi zehirli ağır metallerle kirlenmiş arazileri temizlemeye yardımcı olabileceğini gösteriyor. Son yıllardaki birçok çalışma, solucanların bozulmuş toprakların restorasyonunu hızlandırdığını gösterirken toprağın yanlış kullanımı nedeniyle solucan çeşitliliğinin azalmasının toprak verimliliği, su drenajı ve toprak erozyonu üzerinde nasıl önemli ve olumsuz bir etkisi olduğunu ortaya koyuyor. İklim değişikliği ve insan kaynaklı sorunlar, gezegenimizin sahip olduğu biyoçeşitliliğin hızlı şekilde kaybedilmesine neden oluyor. Büyük ve karizmatik canlılar için önlemler alınıyor. Fakat çok ilgimizi çekmeyen ancak kaybetmememiz gereken toprak solucanları ve diğer küçük omurgasız hayvanlarla ilgili kaygı taşınmıyor. Solucanları olmayan bir dünya bizler için daha az yemek, daha fazla kirlilik ve daha fazla sel demek. Topraklarımızdan yok olmaları halinde hayatın çok hızlı şekilde değişebileceği hatta zamanla ortadan kaybolabileceği öngörülüyor.
 

