İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) düzenlediği 4. İstanbul Tasarım Bienali, Okullar Okulu başlığıyla 22 Eylül tarihinde başladı. Günümüzde öğrenmenin ne anlama geldiği, nasıl tasarlandığı ve tasarlanması gerektiği gibi sorular etrafında şekillenen bienal, bilgiyi ilk aldığımız yere yani okullara geri dönüyor. Jan Boelen küratörlüğünde düzenlenen Okullar Okulu, bienali başlı başına bir öğrenme sürecine dönüştürüyor; yaratıcı üretimi, sürdürülebilir işbirliklerini ve sosyal bağlar kurmayı cesaretlendiren bir dizi dinamik öğrenme formatı önererek kendini gösteriyor.

SO?, Suda Umut.
4. İstanbul Tasarım Bienali, altı hafta boyunca Akbank Sanat, Yapı Kredi Kültür Sanat, Pera Müzesi, Arter, SALT Galata ve Studio-X Istanbul olmak üzere altı farklı mekânda altı farklı okul olarak karşımıza çıkıyor: Bozum, Akışlar, Dünya, Ölçekler, Zaman ve Sindirim. Yaklaşık üç kilometrelik bir yürüyüş rotasına yayılan bienal, öğrenmenin tek bir binada öngörülen saatlerde gerçekleşen, önceden belirlenen etkileşimlerle sınırlı olmadığının altını çiziyor. Birçok farklı disiplini bir araya getiren bienalde altı kıtadan iki yüzün üzerinde katılımcının sergi ve projeleri yer alıyor. Haritalardan yiyeceklere, ölçüm birimlerinden zamana, el sanatlarından yapay zekâya, resimden uzay istasyonuna kadar tasarımı ve öğrenme biçimlerimizi farklı açılardan ele alan projeler ziyaretçilerle buluşuyor. Örneğin Pera Müzesi’nde yer alan Andrea Anner ve Thibault Brevet’in ortak çalışması EYESS, bizleri Uluslararası Uzay İstasyonu’nu (ISS) izlemeye çağırıyor. Yaklaşık 400 kilometre yükseklikten Dünya’nın 92 dakikalık yörüngesini her gün 16 kez turlayan bu uzay aracı, geceleri üstümüzden geçerken sadece birkaç dakikalığına gökyüzündeki en parlak şey olarak görülüyor. Bu çalışma sayesinde eyess.space adresinden bizler de her an uzay aracını takip edebiliyoruz. Ayrıca The Marmara Pera’nın tepesine yerleştirilmiş iki devasa gözden İstanbul’un gökyüzünü geceleri izleyebiliyoruz.

Ebruk Kurbak, Yalnız Gezegen.
Bilgi ağlarının nasıl hareket ettiğini inceleyen Yapı Kredi Kültür Sanat’taki Akışlar Okulu, Ebru Kurbak’ın Yalnız Gezegen (Lonely Planet) isimli çalışmasıyla ön plana çıkıyor. Kurbak, bildiğimiz gezi rehberlerini yeniden tasarlayarak içine Suriye’den yeni göçmüş insanlarla yapılan birinci elden görüşmeleri yerleştiriyor. Arter’de yer alan Suda Umut çalışmasıysa Boğaziçi ve MEF üniversitelerinin farklı bölümlerine sürdürülen disiplinlerarası bir proje olarak dikkat çekiyor. İstanbul’daki acil toplanma alanlarının yerine binalarla doldurulması, deprem anında insanın nerede barınacağı sorusunu beraberinde getiriyor. Suda Umut projesi de Haliç üzerinde kullanılabilecek yüzer bir yapının kurgusal bir prototipini ortaya çıkarıyor. Bu prototip, Rahmi M. Koç müzesinde görülebilir.
Hayatın her aşamasında ve her yaşta öğrenme sürecini sorgulatan Okullar Okulu, 4 Kasım’a kadar ücretsiz gezilebilir. Ayrıca bienal süresince düzenlenen sergilerin yanı sıra ücretsiz sohbetler, atölyeler, konferanslar ve film gösterimleri gibi birçok etkinlik de ziyaretçilerin katılımını bekliyor.