15 Haziran’a kadar sürecek sergi, tarih yazımı, tanıklık, bakış, hatırlama ve unutma kavramları etrafında şekilleniyor; eksiğin ya da boşluğun hafızasını konu alıyor. Sergide, sanatçının son dönem üretimleri olan buluntu nesnelerin ve fotoğraf düzenlemelerinin yanında mekâna özgü üç boyutlu uygulamalara da yer veriliyor.

Arşiv, doğası gereği eksiktir, düşüncesinden yola çıkılan serginin ana aksını şu sorular oluşturuyor: Tecrübe arşive sığar mı? İmgenin yokluğunda hafızadan söz edilebilir mi? Tanıklık tarihsel bilgiye dönüşebilir mi? Sergiye eşlik eden bir de kitap hazırlandı. Fail Books tarafından yayımlanan kitapta Ezgi Bakçay ve Nora Tataryan’ın metinleri yer alıyor. Ezgi Bakçay, sergiyi şöyle değerlendiriyor: “Peki, bir arşivi açan kişi hangi zamanla karşılaşır? Sevim Sancaktar’ın arşive yaklaşımı, bir nesnenin değil, akış halindeki zamanın emanetçisi olmanın getirdiği ağır sorumluluğu hissettiriyor.”