Elmabaş patka ve üveyik, nesilleri dünya ölçeğinde tehlikede olan iki kuş türü. Son yirmi yılda elmabaş patka nüfusunun yarısı; son kırk yılda üveyik nüfusunun yüzde 78’i yok oldu. İki tür de Dünya Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği’nin (IUCN) kırmızı listesinde yer alıyor. Magma’nın da içinde olduğu yirmi sekiz sivil toplum kuruluşu, kurum ve doğa severler, geçtiğimiz yıl iki türün avının yasaklanması için #YaşasınKuşlar kampanyası başlattı; yüz bine yakın doğa sever kampanyaya destek oldu. Ancak Mayıs 2019’da toplanan Merkez Av Komisyonu (MAK), 2019-2020 yılı av sezonunda üveyik ve elmabaş patka türlerinin avına izin verdi. Yani iki tür için de koruma çalışması yapılmadığı gibi bu türler ava açılarak yok olmalarına seyirci kalındı.

MAK Yeniden Toplanıyor

MAK, bu yıl da yüzlerce canlı türünün kaderini belirleyecek. Salgın nedeniyle toplantı tarihi henüz belli değil. Geçtiğimiz yıl kuşlar için bir araya gelen doğa severler, kampanyaya devam ediyor. Talepler aynı: Nesli tehlike altındaki kuşlar vurulmasın! Doğa severler, yok olan her canlı türünün doğanın yok olması anlamına geldiğine dikkat çekerek herkesi change.org/yasasinkuslar adresindeki imza kampanyasına desteğe çağırıyor.

Doğa Derneği Koruma Programı Koordinatörü Itri Levent Erkol komisyon yapısına dikkat çekiyor: “Geçen yıl alınan yanlış kararların nedenleri açık. Komisyonda oy kullanan pek çok üyenin konu hakkında uzmanlığı ve yeterli bilgisi yok. Komisyonun neredeyse yarısı avcılardan oluşurken yaban hayatı konusunda uzmanlaşmış hiçbir sivil toplum kuruluşu bulunmuyor. Komisyon bu yıl da aynı koşullarla toplanacak ve yine yanlış kararlar alması muhtemel.” Erkol, talepleri sıralıyor: “Yirmi sekiz sivil toplum kuruluşu ve doğa severler olarak komisyondan talebimiz, nesli tehlikedeki türlerin avını tamamen yasaklaması, bilimcilerin hazırladıkları raporları görmezden gelmemeleri.”

Geçen yıl komisyonda bulunan Prof. Dr. Ahmet Karataş da üye sayısındaki eşitsizliğe dikkat çekiyor: “Avcılar, komisyonunun yarıdan fazlasını oluşturuyor. Bu nedenle benim için sonuç sürpriz değil. Çünkü eksi birle başlıyoruz. Ancak ülkemizin, Türkiye Cumhuriyeti olarak imza attığı IUCN gibi uluslararası sözleşmelerin tersine, soyu tükenme tehlikesindeki türlerin avına izin vermesi üzücü. Umarım hatadan dönülür ve başka hatalar yapılmaz."