İlk cemre 19-20 Şubat tarihlerinde havaya düştü. Bu özel günde Magma yazarı Hüseyin Çağlar İnce ile doğaya çıkan Konyaaltı Güneş Koleji öğrencileri, hem cemre bayramını kutladı, hem de doğa gözlemi yaparak cemrenin havaya düştüğü gün doğadaki değişimleri inceledi.
İnce, öğrencilerin gün boyu doğada neler yaptığını anlattı: “Önce Boğaçay boyunca kuş gözlemi yaptık. Ardından Hasan Subaşı Parkı makilik alanında doğa gözleminde bulunarak ilkbahar izlerini aradık. Cemrenin düşmesiyle tomurcuklanan ağaç filizlerini, üreme formuna giren kuşları yerinde inceledik. Gün boyunca değişen hava koşullarında cemrenin düşüşünü hissederek Anadolu insanının doğayı nasıl anlamlandırdığını deneyimledik. Günün sonunda ise baharı doyasıya hissettikleri oyunlar oynadık.”
Hüseyin Çağlar İnce, Doğadabuan Doğa Eğitimleri’ni uzun süredir Antalya’da gerçekleştiriyor. Çocuklar bu eğitimlerle yaşadıkları ortamdan başlayarak tüm Antalya coğrafyasını deneyimleyerek, yaşayarak öğreniyor. Böylece yaşadıkları coğrafyayı tanıyıp ona sahip çıkıyorlar. Antalya’nın Avrupa’nın en zengin biyolojik çeşitliliğe sahip alanlarından olduğunu belirten İnce, bölgenin korunması gerektiğine dikkat çekiyor: “Nesli tehlike altında onlarca canlı türüne sahip Antalya’da sadece bu coğrafyaya özgü 250’nin üzerinde bitki türü bulunuyor. Bununla birlikte yaygın ağaç ve çalı türüne bakıldığında dünya mitolojisinde yer alan birçok tür olduğunu görüyoruz. Başka bir açıdan bakıldığında Antalya tarih boyunca mağara yaşamından bu yana uygarlıklara ev sahipliği yaparken aynı zamanda müthiş bir biyolojik çeşitliliğin burada yaşam bulmasına neden olmuş. Bu müthiş bir zenginlik ve Antalya’da yaşayan herkes bunun farkında olmalı.”
Kor Halindeki Ateş: Cemre
Cemre, Anadolu’nun binlerce yıllık deneyimi ve bilgi birikiminin ürünlerinden bir tanesidir. İnsanlık Anadolu’da yaptığı gözlemlerle doğayı anlamaya çalışmış; doğanın döngüsüne katılarak yaşamını ona göre şekillendirmiş. Anadolu insanı, kışın bitip baharın gelişini de bu şekilde gözlemlemiş olmalı. Buna göre kışın soğukları önce havada kırılır, ardından suda, sonra da toprakta kırılır. Bu durumuna “kor halindeki ateş” anlamına gelen cemre düşmesi denir.
Eskiler 365 günlük yılı kasım ve hızır günleri olarak ikiye ayırmışlardı. Buna göre 8 Kasım’da “Kasım Günleri” başlar ve kış günleri 179 gün sürer. Kasımın kırk altısından sonra 80 günlük, kışın en soğuk günleri başlar. Bunun ilk kırk günü “kırk gün” anlamına gelen “erbain”, sonraki elli gün de “elli gün” anlamına gelen “hamsin” olarak adlandırılır. Hızır, 6 Mayıs’ta “Hıdırellez” ile birlikte başlar; yaz günleri 186 gün sürer.
Kasımın yüz beşinde (19-20 şubat) birinci cemrenin havaya, yüz on ikisinde (26-27 şubat) ikincisinin suya, yüz on dokuzunda da (5-6 mart) üçüncü cemrenin toprağa düştüğüne ve yedi günlük aralıklarla buraları ısıttıklarına inanılır. Bunu destekleyen bir de bilimsel araştırma bulunmaktadır. İstanbul’da 60 yıllık bir dönem için yapılan çalışmada da cemre günlerinde ortalama sıcaklık eğrilerinde ani yükselmeler belirlenmiştir.