Sibirya’nın Yakutistan bölgesinde, Kolyma Nehri ovasında çok-hücreli organizmaları düşük sıcaklıklarda bozulmadan günümüze kadar ulaştırabilen donmuş bir gen bankası yer alıyor. Permafrost toprak profilleri arasında yüzlerce hatta binlerce yıldır korunmuş tek ve çok hücreli canlılar burada derin uykuları arasında zamana meydan okuyor. Şimdiye kadar siyano bakteriden, yeşil alge, amipten kamçılı hayvana, kara yosunu sporlarından, çimlenebilen bitki tohumlarına kadar birçok kadim canlı burada tespit edildi.
Rusya Bilimler Akademisi’nden Prof. Dr. Shatilovich önderliğinde gerçekleştirilen örnekleme esnasında yüzeyin 30 metre altında bulunan sincap yuvasında yuva materyali olarak kullanılan yapraklar ve palamut gibi besinler barındırdığı görüldü. Bitki döküntüsünde donmuş halkalı solucanlar da bulan bilimciler, 300 kadar solucanı ayıklayarak laboratuvar ortamına taşıyıp kontrollü ortamda çözülmesini sağladı. Bu solucanlardan ikisi bir peti kabında hayata yeniden dönerek beslenmeye başladı. Jeolojik ölçümlere göre bu halkalı solucanlardan birisi (Panagrolaimus detritophagus) 32.000 yaşında. Hemen yakınındaki bir başka alanda, Alazeya Nehri’nde 2015 yılında bulunmuş ve beraber dirilen diğer bir halkalı solucan daha var. Bu canlının (Plectus parvus) da 41.700 yaşında olduğu düşünülüyor. Bilimciler, bu iki canlının dünyada yaşayan en yaşlı iki canlı olduğunu ifade ediyor.
Canlıların günümüze ulaşabilmesinin sırrı, kriyobiyosis adı verilen kış uykusuna benzer bir evreye girebilmeleri, bu dönemde canlıların metabolizma hızı neredeyse sıfırlanıyor. Dünyanın en dayanıklı hayvanı olan mikroskobik tardigradlar radyasyona, dondurucu soğuğa ve kaynatılmaya bu şekilde meydan okuyor. Birçok hücrelide bu uyum yeteneğinin gözlenmesi ayrıca önem taşıyor. Bu solucanlarla yapılan çalışmanın kriyobiyoloji ve astrobiyoloji gibi bilim dallarında önemli çalışmalara dayanak olabileceğini ifade ediliyor. Bu bulgular, bilimkurgu dünyasını günümüze taşıyor. Bugün yaşamı destekleyecek koşullara sahip olmayan gezegenlerde kalmış fosil yaşam alanları ve canlılara dair hipotezlerin üretilmesinin yanı sıra popüler Hollywood dizilerinde gördüğümüz uzun uzay yolculukları boyunca insanların uykuya yatırılması gibi hayal ürünü bulgu ve teknolojilerin bilimsel temelinin keşfedilmesine bir adım daha yaklaşılıyor.