Son yıllarda bilimi halkla buluşturan en önemli kavramlardan biri yurttaş bilimi. Giderek yaygınlaşan bu yöntemle insanlar doğada olmanın farklı bir yolunu ve amacını keşfetti. Böylece bilimsel veri toplarken katkıda bulundular, hayvanların avlanmasının önüne geçildi, avcı sayısı azalırken insanların doğayı daha çok sevmesi ve tanıması sağlandı. Magma dergisinin geçmiş sayılarında yurttaş bilimcileri tanıtmış, onlarla röportajlar yapmıştık. Yurttaş biliminin en yeni ve en sıra dışı örneklerinden biri de İstanbul Saint-Joseph Fransız Lisesi 9. sınıf öğrencisi Fikret Arda Düzgünses. Düngünses okulunun bahçesinde bugüne kadar kaydı bulunmayan bir örümcek türü keşfetti ve bununla da kalmadı, bu yeni kaydın bilimsel makalesini Kırıkkale Üniversitesi'nden Doç. Dr. İlhan Coşar ve Prof. Dr. Tarık Danışman ile birlikte yazdı. Makale, Munis Entomology & Zoology dergisinin 19. sayısında "Occurence Of An Introduced Synantropic Sun Jumping Spider (Araneae: Salticidae) In Türkiye" başlığıyla yayımlandı.

Düzgünses, bu sıra dışı keşfinin öyküsünü Magma’ya anlattı.


Öncelikle okurlarımıza kendinizi biraz tanıtabilir misiniz?

Ben Fikret Arda Düzgünses, 15 yaşında İstanbul Özel Saint-Joseph Fransız Lisesinde 9.sınıf öğrencisiyim. Sekiz yaşımdan beri eklem bacaklılara meraklıyım. Karıncalar ise açık ara olarak en sevdiğim grup. Ancak Brachycera grubu sinekler ve sıçrayan örümcekler de ilgili olduğum gruplardan bazıları.


Genç Doğaseverden Yeni Kayıt 1

Fikret Arda Düzgünses, 15 yaşında ve İstanbul Saint-Joseph Fransız Lisesi 9. sınıf öğrencisi.

Okulunuzun sosyal medya paylaşımında sizden “karınca uzmanı” olarak bahsediliyor. Karıncalara ve diğer böceklere ilginiz nasıl başladı? Okulunuzda diğer okullarda var olmayan Doğa Bilimleri Merkezi sizin zoolojiye olan merakınızı nasıl etkiledi?

Henüz 8 yaşlarımdayken ailemin bana böceklerle ilgili bir kitap alması sonucu eklem bacaklılara ilgim başlasa da sosyal yapıları ve tür çeşitliliği ilgimi çektiği için 10 ila 11 yaşlarımdayken karıncalara odaklanmaya başladım. Önceleri beni bu konuda yönlendirecek kimse olmadığı için “Antwiki” ve “Antweb” gibi web sitelerinde rastgele gezinerek, internet videoları izleyerek öğrendim. Bu ilk evrede çok yavaş bir şekilde kendime genellikle tür veya cins tanımlama konusunda bilgi kattım ama daha sonra makaleleri okumaya, kataloglarda gezinmeye başladım. Bu alanda başka insanlarla tanıştım. Bibliyografyalarda olmayan makaleleri bulup referans eklemeye başladım. Özellikle Chingiz Shigayev, bana bu yeni evremde karıncalarla ilgili sorularımı cevaplayarak çok yardım etti. Doğa Bilimleri Merkezi sayesinde ise özellikle kuşlar konusunda ufkum açıldı diyebilirim. Her ne kadar omurgalılarla yoğun ilgilenmesem de kuşların beklediğimden çok daha fazla türe ve ekolojik nişe sahip olduğunun farkında değildim. Doğa Bilimleri Merkezi (DBM) ve Sürdürülebilir Kalkınma Koordinatörü olan Ahmet Birsel ile teneffüslerde yaptığım sohbetler bana çok şey kattı. Ahmet Bey genel olarak sohbetlerimizde bana tüm deneyimini aşıladı diyebilirim.

Tanımladığınız örümceğin diğer türlerden farkını nasıl tespit edebildiniz? Bu konuda nasıl yeterlilik kazandınız?

Sokakta yürürken deseni dikkatimi çektiğinden dolayı sıçrayan bir örümceğin fotoğrafını çektim. Daha sonra bu örümcek hakkında araştırma yapmaya başladım. Heliophanus apiatus türü olabileceğini tespit ettim ama bu öngörümü kesinleştirmek için telefonla veya basit bir kamerayla çekilmesi mümkün olmayan daha detaylı fotoğrafların gerektiğini öğrendim. Kameramla çektiğim fotoğrafı internete yükledim. Diğer insanlar da benimle aynı fikirdeydiler. Tür teşhisinden emin olmak için Kadıköy ilçesinden ve kendi okulumun bahçesi de dahil olmak üzere farklı yerlerden topladığım örnekleri Kırıkkale Üniversitesi’nden Doç. Dr. İlhan Coşar ile Prof. Dr. Tarık Danışman’a göndermeye karar verdim.

Makale yazım sürecinden de biraz bahsedebilir misin? Kırıkkale Üniversitesi'nden İlhan Coşar ve Tarık Danışman ile nasıl irtibata geçiniz?

İlhan Coşar ile Tarık Danışman’a elektronik posta aracılığıyla ulaştım. Daha sonra onlara bulduğum örnekleri gönderdim ve onlar da bu şüphemi doğruladılar. Makaleyi yazmaya başladık. Onlar bana; aldıkları ölçümleri, mikroskop altında çektikleri fotoğrafları, üniversitede yaptıkları uygulamaları ve diğer benzer verileri içeren bir metin gönderdiler. Daha sonra ben de gönderdikleri Word dosyası üzerinde makalenin diğer kısımlarını yazmaya başladım. Bunu yazarken başta İlhan Coşar olmak üzere Chingiz Shigayev ile internetten ulaştığım bilgiler ve nasıl makale yazılacağına dair yazılmış başka makaleler de bana çok yardım etti. Her şey bittiğinde ise kontrol etmeleri için İlhan Coşar ve Tarık Danışman’a gönderdim. Onlar metinde gerekli gördükleri birkaç şeyi değiştirdikten sonra tekrar bana gönderdiler. Böylece karşılıklı bilgi alışverişinden sonra makalenin son halini Munis Entomology & Zoology dergisine 13 Kasım 2023 tarihinde sunduk.

Makalenizde bu türün Türkiye’ye nasıl geldiğiyle ilgili bir yorumda bulunuz mu?

Makalemizde bu türün İstanbul’a değil de Amerika’ya ithal edilen ürünlerden, ABD’ye getirildiği belirtiliyor. Bu türün San Francisco çevresinde yerleşmiş egzotik bir popülasyonu var, biz makalemizde bundan bahsediyoruz. Makalemizde Heliophanus apiatus’un Türkiye’ye yerli olup olmadığını hakkında bir yorumda yapmadık.