Yazar Yusuf Erkan’ın iki ciltten oluşan romanının ilk cildi “Boubon’un Tanrılaştırılmış İmparatorları” başlığıyla Arkeoloji ve Sanat yayınları tarafından geçtiğimiz aylarda yayımlandı. Burdurlu araştırmacı yazar Yusuf Erkan’ın romanı 1960’lı yıllarda kaçak kazılarla ele geçen Boubon’daki tarihi eserlerin yasadışı yollarla yurtdışına nasıl kaçırıldığını anlatıyor. Roman önemli bir bölümü yurtdışına kaçırılan tarihi eserlerimizin nasıl kaçırıldığına dair bir kapı aralarken, ilk defa pazarlıklarda geçen diyaloglara yer vermesiyle de kayda değer bir tanıklık sunuyor.
Romanın ilk cildinde tarihçi Diodoros'un yazdıklarından hareketle tarihsel Boubon olaylarının yer aldığı bir arka planda bronz heykellerin dökülüş süreçleri, ikinci cildinde ise bronz heykellerin dünyaya savruluşu ele alınıyor. Antik dönemlerde kaçakçılara karşı el birlik mücadele veren Boubon'dan 70'li yıllarda topyekün kenti yağmalayan İbecik'e evrilişin çarpıcı öyküsü Anadolu'daki birçok kaçak kazının da başına gelenlere ayna tutuyor.

İbecik Köyü / Fotoğraf: Yusuf Erkan
Boubon antik kenti, Roma İmparatorluğu döneminin görkemli yapılarından izler taşıyan önemli bir merkez. Burdur’un Gölhisar ilçesine bağlı İbecik köyünün 2,5 kilometre güneyindeki Dikmen Tepe üzerinde yer alan ören yeri, 1960-1971 yılları arasında yapılan kazılarla delik deşik edilmişti. Prof. Dr. Jale İnan, 1990 yılında yaptığı kazıda heykellerin yer aldığı kentin Sebasteionu'nu açığa çıkarmıştı. İnan’ın çalışmaları sayesinde kentten kaçırılan eserlerin Amerika Birleşik Devletleri’ne gönderildiği tespit edilmişti. Sebasteion bronz heykellerinin önemli bir kısmı T.C. Turizm ve Kültür Bakanlığı Kaçakçılıkla Mücadele Dairesi Başkanlığı tarafından Türkiye’ye geri getirildi. Boubon’a geri dönen eserlerden sonuncusu ise Yusuf Erkan’ın romanının arka kapağında yer alan Cleveland Sanat Müzesi koleksiyonunda bulunan Marcus Aurelius heykeliydi.

Sebasteion yapıları, başta imparatorluğun doğu eyaletleri olmak üzere birçok Roma kentinde karşımıza çıkan özel mekânlar. Grekçe'deki Sebastos (ulu, yüce) kelimesinden adını alan Sebasteion yapıları imparatorlar ve ailesinin kutsandığı tapınaklar olarak biliniyor. Cleveland Sanat Müzesi koleksiyonunda bulunan Marcus Aurelius'un görkemli bronz heykeli de Boubon Sebasteionu'nda yer alıyordu.
Fotoğraf: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı
Kitabın arka kağında yer alan tanıtım metni:
“Boubon antik dönemlerde kaçakçılığa karşı el birlik mücadele vermiş ve eşkıyaları bastırmasındaki rolüyle İmparator Commodus’tan teşekkür mektubu alarak; Likya Birliği’nde iki oyluk şehir statüsünden üç oyluk şehir statüsüne yükseltilmiştir. Antik dönemlerde eşkıyalara karşı el birlik mücadele veren Boubon halkı, 1970’li yıllarda İbecik halkı olarak topyekün kenti yağmalar ve “kendisine kuşaklar boyunca hizmet edecek bir kültür turizmi potansiyelini kendi kazma ve kürekleriyle yok eder.” Köylülerin dönemin yasal boşluklarından yararlanarak yürüttükleri kaçak kazılarda baş kaçakçı Çömbül, kırsal koşullarda sıradan bir inşaat işçisiyken uluslararası kaçakçılık zincirinin ilk halkasında zirvede bir yaşam sürmeye başlar. Çömbül dünyanın en önemli müzelerine ve özel koleksiyonlarına pazarlanan bronz heykellerin iktidarı eliyle bir yaşam sürmenin ayrıcalığını bir süre yaşar. Ancak kaçırdığı nokta şudur; heykelleri elde etmek için el altından onu destekleyen kara ekonominin çarkları, heykeller çıkmaz olunca o çarkların arasında kaybolup gitmesine ses çıkarmaz. Sıradan bir İbeciklinin heykellere bağlı kabuğunu yırtma çabaları trajik bir şekilde sonlanır.”