Morca Mağarası’nda 3 Eylül’de başlayan kurtarma operasyonu 12 Eylül’de başarıyla tamamlandı. ABD Ulusal Mağara Kurtarma Komisyonu'nun deneyimli eğitmeni Mark Dickey, 12 Eylül saat 00.37 itibarıyla mağaranın son çıkışından çıkarıldı. ASPEG (Anadolu Speleoloji Grubu Derneği) Yönetim Kurulu üyesi Özge Kahraman Magma’nın sorularını yanıtladı.

Amerikalı mağaracı Mark Dickey'e kan verilmesi gerektiği için kan ve plazma helikopter ile kamp alanına ulaştırıldı ve mağaracı doktorlar ile mağaraya indirildi. Böylelikle kan verilerek ilk müdahaleler yapılmış oldu. Fotoğraf: Berentes Agnes
Morca Düdeni, Taşeli Mağaraları’nın Araştırılması Projesi kapsamında ASPEG (Anadolu Speleoloji Grubu Derneği) ve beraberindeki yerli yabancı mağaracılar tarafından 2012 yılında keşfedildi. Türkiye, Bulgaristan, Lübnan ve ABD’den otuz bir mağaracı, 2019 yılında Morca Mağarası’nı keşfetmek için otuz gün çalışmış ve -1.210 metreye kadar ulaşmıştı. Bu ekspedisyonla Orta Toroslar'daki Morca, Türkiye’nin üçüncü en derin mağarası konumuna ulaştı. Bu ekspedisyonun heyecanlı öyküsüne Magma’nın Şubat 2020’de yayımlanan sayımızda yer vermiştik. Ancak Morca’nın hikâyesi bu keşten de sonra devam etti ve mağaranın -1260 metresinde bulunan sifona Ali Hakan Eğilmez, Türkiye’nin en derin rekor dalışını yaptı. Ayrıca Morca’da bir Gammarus türü (yangıç) olan endemik tatlı su karidesi tespit edildi. Bu iki yeni gelişmeyi de Özge Kahraman Magma Yeryüzü sayısında kaleme aldı.
Bizler Yeryüzü sayısını hazırlarken 3 Eylül’de Morca’da yerli ve yabancı ekiplerin araştırması sırasında -1120 metrede keşif amacıyla çalışan Amerikalı mağaracı Mark Dickey’in midesinden rahatsızlandığı ve -1040 metredeki mağara içi kampında müşahede altına alındığı haberi geldi. 3 Eylül’den itibaren soluk soluğa takip ettiğimiz bu operasyonun detaylarını ASPEG Yönetim Kurulu üyesi Özge Kahraman anlattı.
Özge Hanım öncelikle başta Mark olmak üzere herkese geçmiş olsun dileyerek başlayalım. Çok yorucu günler geçirdiniz. Neyse ki mutlu sonla noktalandı. Morca’da kaç kişilik bir ekip vardı ve bu yılki ekspedisyonun amacı neydi?
Teşekkür ederiz. Zorlu ve heyecanlı günler yaşandı. Başarılı bir sonuç ile Mark’ı sağ salim mağaradan çıkardığımız için çok mutluyuz. Gerçekten de mutlu bir son oldu. Bu tarz büyük ve uzun etkinliklerde katılımcı sayısı sürekli değiştiği için günden güne farklılık gösteriyor. Rahatsızlandığı zaman -1000 metrelerde mağarada Mark’la beraber 9 kişi vardı. Bu yıl ki etkinliğin amacı mağarada yer alan yan kolları keşfetmek, döşemesini ilerletmek ve haritalarını yapmak amacıyla ölçümlerini almaktı. Etkinliğin yarısı buna ayrılmıştı. Sonrasında mağarada döşemelerin ve malzemelerin toplaması yapılacaktı.
Kaç günlük bir ekspedisyon planlamıştınız?
Bu tarz büyük mağara keşiflerinde kısa süreli gitmek elle tutulur sonuçlar vermiyor. Çünkü üzerinde uzun çalışmak, mağara keşifleri için mağarada uzun zaman geçirmek gerekiyor. Bu seneki geziyi düzenleyen Ender Usuloğlu, bir aylık bir planlama yapmıştı.
Bahar aylarında mağara keşifleri yapıyor, mağaraların konumlarını kaydederek yaz aylarında mağaranın devam edip etmediğini öğrenmek; devam ediyorsa mağara döşemelerini yapmak, ölçümünü almak, sudan ve topraktan örnek toplayarak bilimsel çalışmalarını yapmak adına etkinliklerimizi gerçekleştiriyoruz. Bu yüzden ASPEG olarak her sene yaz aylarını bayram tatiliyle de birleştirerek derin mağaraları keşfe ayırıyoruz. Diğer aylarda ise yeni mağaracılar eğitmek, daha önceden keşfedilen mağaralara girerek yeni mağaracılara tecrübe kazandırmak, mağara ölçüm eğitimi yapmak adına 2-3 günlük etkinliklerimiz oluyor.

Kurtarma operasyonu için tüm ekipler koordinasyon halinde hareket etti ve toplantılar yaptı. Fotoğraf :Özge Kahraman
Mağara içindeki kamp -1040 metrede yer alıyor. O kadar derinliğe inmek kaç gün sürmüştü?
2012 yılında keşfettiğimiz ve 2017 yılında çalışmalarına başladığımız Morca Düdeni’nde 2020 yılında -1276 metreye ulaştık. Uzun yıllar büyük bir çaba ve özveriyle, kendi imkanlarımızla mağarayı Türkiye’nin en derin 3. mağarası konumuna getirdik. Böyle bir başarı Türkiye’de en son 20 küsur yıl önce olmuştu ve bunu başarmak bizleri çok mutlu etmişti. Mağarada birçok kamp alanı bulunuyor. Yani dışarıda kamp yaparkenki gibi mağaranın içinde düz ve kuru yerlere özel çadırlar kuruluyor ve mağaracılar bu alanlarda dinlenebiliyorlar. Mesela Morca’da 180, 420, 500, 680, 700, 1040 metrelerinde kamp yapmak için alanlar bulunuyor. Mağaracılar isterse bir günde -1000 metreye inebilir veya -500 kampında dinlenip sonraki gün -1000 metreye ulaşmak için inişe devam edebilir. Bu durum çıkış içinde geçerli. Bunun amacı hem dinlenme, ısınma alanı yaratmak hem de mağarada geçirilen uzun çalışma günlerini daha konforlu hale getirmek. Mağaradan iniş ve çıkış mağaracının kondisyonuna, hızına ve amacına göre değişebilir. Bu konuda kesin şu saate inilir şu saatte çıkılır diye bir şey söylemek mümkün değil.

Amerikalı mağaracı Mark'ın sedye ile çıkarılması için izlenecek yol öncelikle Morca haritası üzerinde işaretlendi (solda). Fotoğraf: Özge Kahraman. Tüm hazırlıklar tamamlandıktan sonra sedye ile taşıma işlemine geçildi. Fotoğraf: Berentes Agnes
Sanıyorum Mark rahatsızlandığı zaman aşağıda değildiniz ama olayı bize anlatabilir misiniz?
Evet ben o zaman etkinlikte değildim. Fakat ilk haberi etkinlikte yer alan arkadaşlarımız haber verdi ve sonrasında kamp alanına vardığım için tüm ayrıntıları biliyorum.
Jessica ve Mark -1100 metrelerde yeni keşfedilen bir yan kolda pozitif döşeme yaparken Mark kendini kötü hissetmiş ve ipten inmiş. -1040 metrede yer alan kamp alanına çok halsiz gelmiş ve bir şeyler yemeğe çalışmış ama maalesef kan kusmuş. Hemen müdahale etmek adına Mark’ın kız arkadaşı Jessica ve mağaracı arkadaşımız Fabian mağaradan çıkarak 2 Eylül’ü 3 Eylül’e bağlayan gece bizlere, TUMAF’a (Türkiye Mağaracılık Federasyonu) ve yabancı mağara kurtarma ekiplerine durumu haber verdi. Böylelikle hızlı bir şekilde organize olundu. İlk olarak doktorlar ile görüşülerek ilaçlar belirlendi ve Anamur Milli Parklar çalışanlarının yardımıyla ilaçlar kampa ulaştı ve yine Jessica ile Fabian ilaçları Mark’a iletmek üzere mağaraya indi. Ardından durumdan haberdar olan Macar mağaracılar gerekli birimlerce sağlanan kan ve soğuk plazma ile Mark’ın yanına indi. AFAD, UMKE (Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi Birimi) ve JAK (Jandarma Arama Kurtarma) kamp alanına geldi ve büyük destek sağladılar. Mide kanamasından dolayı kan kaybı ve şoku önlemek amacıyla kan-soğuk plazma gerekli olduğu zaman mağaraya indirildi. Mark’ın olduğu -1040 metreye kadar telefon kablosu döşendi. Böylelikle mağarada yer alan tüm ekiplerle dışarıdaki kampta rahatlıkla iletişim kurularak mağara içindeki haberleri anında alabildik. Çünkü bu göründüğünden gerçekten çok zorlu bir operasyon ve nerdeyse bir ara 100’e yakın mağaracı Morca Düdeni’nin içinde çalışıyordu ve iletişimi sağlamak çok önemliydi. Ardından Macar doktor mağaracılar Mark’ın kendi başına 1 ayda çıkabileceğini söyledi ve ekipler “sedye ile kurtarma operasyonu” için çalışmalara başladı. Mağara sektörlere ayrıldı ve her sektör farklı ülkeden mağara kurtarmacılara verilerek kurtarma döşemesi hızlıca yapıldı. Gelen tüm ekipler ellerindeki tüm malzeme ve imkanları kullanarak çalıştı. Tüm hazırlıklar tamamlandıktan sonra 9 Eylül’de sedye ile kurtarma operasyonu başladı. 10 Eylül öğleden sonra sedye -600 metrelere ulaşmıştı. 11 Eylül sabahı sedye -300 metredeydi ve her ülkeden kurtarmacılar birlikte çalışarak sedyeyi son hızla mağaradan çıkarmak için çalışıyordu. 12 Eylül 00.37 itibarıyla da Mark mağaradan çıkarıldı ve kampta bulunan UMKE çadırına alındı oradan da helikopter ile Mersin Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüldü.

Türk, Macar, İtalyan, Hırvat, Bulgar, Romen, Polonyalı toplam 192 kişi kurtarma operasyonu için bir araya geldi ve Morca'nın dışında çadır kurdu. Fotoğraf: Özge Kahraman.
Kan takviyesi yapıldığını söylediniz, doktor mağaracı mı vardı?
Mağara etkinliklerinde her zaman inen her ekibin yanında ilk yardım çantaları bulunur. Mağara dışındaki kamp alanında geniş kapsamlı bir ilk yardım çantası bulunur ki kötü bir durumda müdahale edilebilsin. Fakat Mark’ın durumunda kan verilmesi gerektiği için hemen organize edilerek kan ve plazma helikopter ile kamp alanına ulaştırıldı ve mağaracı doktorlar ile Mark’ın yanına indirildi. Böylelikle kan verilerek ilk müdahaleler yapılmış oldu. Daha sonrasında da gerekli oldukça kan Mark’ın olduğu konuma indirildi.

Kurtarma operasyonunu yürüten Guiseppe Conti (baştan dördüncü) ve İtalyan ekip ile ASPEG Yönetim Kurulu üyesi Özge Kahraman (ortada).
Yurtdışındaki ekipler AFAD’la birlikte kurtarma operasyonuna nasıl dahil oldu? Hangi ülkelerden kaç kişi geldi?
Önceki yanıtta söylediğim gibi mağaradaki durumu haber vermek üzere çıkan arkadaşlar durumu anlattıktan sonra gerekli tüm birimler haberdar edildi. AFAD, UMKE, Jandarma, Avrupa Mağara Kurtarma Derneği (ECRA), Türkiye Mağaracılık Federasyonu ve yetkili tüm kişiler seferber oldular. Türk, Macar, İtalyan, Hırvat, Bulgar, Romen, Polonyalı toplam 192 kişi Morca Düdeni kurtarma operasyonu için bir araya geldi. Şöyle dile getirebilirim ki kamp alanına varana kadar olayın büyüklüğünü tam kavrayamadığımı anladım. Çünkü mağaracılık zor bir spor ve böyle bir etkinliğe katılacak mağaracıları bir araya getirmek kolay değil. Etkinlik düzenlerken mağaracıları çağırıyoruz ki çok kişiyle daha hızlı sonuçlar elde edelim. Fakat mağaracılık diğer sporlara göre çok tercih edilen bir spor dalı değil. Bu yüzden Morca Düdeni kamp alanında en fazla 10-15 çok nadir de daha fazla çadır olurdu. Fakat kamp alanına vardığım anda tepeden o kadar çadırı, insanı bir arada görünce hayret ettim ve bir sürü insanın hayat kurtarmak adına bu kadar kısa sürede bir araya gelmesi beni gururlandırdı. Kısa sürede mutlu son ile bitmesi de aslında bu kadar profesyonel insanın bir arada olması ve tüm güçleriyle beraber çalışmaları sayesinde oldu.

Organize ve ustaca yapılan mağara kurtarma döşemesi ile Amerikalı mağaracı çok kısa bir sürede mağaradan çıkabildi. Fotoğraf: Özge Kahraman
Yukarı sedye çıkarmak epeyce zor olmuştur. Bunu nasıl başardınız? Sanıyorum siz de bir noktadan sonra operasyona dahil oldunuz. Bize biraz anlatabilir misiniz?
Morca çok güzel ama bir o kadar da zor bir mağara. İnişleri-çıkışları bazen uzun bazen kısa, aşırı dar yerlerin olduğu, mendereslerin olduğu sizi her an şaşırtan bir yapıda. Hem bu kadar derinde hem de bu kadar dar yerlerin olduğu bir mağarada sedye taşımak düşünüldüğünden çok zor bir olay. Fakat organize ve ustaca yapılan mağara kurtarma döşemesi ve sedye taşımayla Mark çok kısa bir sürede mağaradan çıkabildi. Morca’ya yıllardır girmiş ve her zorluğunu görmüş biri olarak söyleyebilirim ki bu kadar kısa sürede sedye ile çıkartılması gerçekten bir mucize.

Kurtarma operasyonuna katılan mağaracılar Morca'ya hem girmeden önce hem de çıktan sonra operasyon çadırına gelip isimlerini yazdırdı. Fotoğraftaki mağara kurtarmadan çıkan ekip de ismini yazdırmak için bekliyor. Fotoğraf: Özge Kahraman
Mağara kurtarma çalışmalarında görev almak için özel bir eğitimden geçmek gerekiyor mu? Bu eğitimler nerelerde veriliyor?
Evet gerekiyor ve bu eğitimler ülkemizde Türkiye Mağaracılık Federasyonu tarafından mağara kulüp ya da derneklere üye mağaracılara veriliyor.
Mağaracılık; dağcılık gibi bir spor dalı diyebilir miyiz? Yoksa mağara inişlerinde belli bir prosedür var mı? Örneğin yasal bir izin olmadan bir mağaraya bir iniş yapılabiliyor mu?
Mağaracılık birçok spor dalı arasında en zor olan sporlardan biri. Aslında “Speleoloji” mağara bilimi olarak geçiyor. Maalesef dağcılık ile karıştırılıyor fakat dağcılıktan tamamen farklı bir spor. Her dernek ve kulübün uyguladığı ip eğitimi mevcut. Bu eğitimlerde ipten iniş, çıkış ve tüm manevralar gösteriliyor. Kondisyon ve kas gücü gerektiren bir spor. Bir mağaracı bir derneğe ya da kulübe üye olduktan ve bu eğitimleri başarıyla tamamladıktan sonra mağaraya girebilir. Bir bölgeyi araştırmak veya mağaraya girmek için o bölgenin yetkili birimlerine haber veriliyor ve izin alınıyor.
Mağaracıların Türkiye Mağaracılık Federasyonu bünyesinde kayıtlı olma şartı var mı?
Türkiye Mağaracılık Federasyonu bir dernekler federasyonu. Doğrudan üye olunmuyor. Federasyon bünyesindeki ASPEG (Anadolu Speleoloji Grubu Derneği) gibi derneklere üye olunarak federasyona dahil olunuyor.

Kurtarma operasyonunu başarıyla tamamlayan ekipler birlikte hatıra fotoğrafı çektirdi.
Mağaracılığa ilgi duyan kişilere tavsiyeleriniz neler olur?
Tavsiyeden ziyade benim için mağaracılık nedir, ne ifade ediyor onu anlatsam daha iyi cevaplayabilirim gibi geliyor. Açıkçası ilk mağaracılığa başladığımda benim için bu kadar önemli olacağını düşünmemiştim. Sanatımı beslemesi adına başladığım mağaracılık benim için daha ilk mağaraya girdiğimde kesinlikle bir hobi olmaktan çıktı ve tutkuya dönüştü. O yüzden mağaracılığın hobi ya da sosyalleşmek için yapılan kısa süreli bir spor olduğunu düşünmüyorum. Eğer mağaracılığa ilgi duyan varsa bence bu amaçlarla başlamamalı. Evet sosyalleşmek için yapılan bir spor değil ama aynı zamanda ekip işi. Tek başınıza mağaracılık yapamazsınız. Üye olduğunuz dernek ya da kulüpteki mağaracılar ile bu sporu yapıyorsunuz ve karşılıklı güven ile oluyor. Bu yüzden mağaracılık yapan kişinin bireysel davranmaması ve ekip arkadaşlarını düşünmesi gerekiyor. Zaten bu yaşadığımız mağara kurtarmada da bunun en büyük örneklerinden birini görüyoruz.
Yerin metrelerce derinine iniyor ve indiğimiz yerleri kendi gücümüzle aynı şekilde çıkıyoruz, yeni mağaralar keşfediyor ve araştırmalarını yapıyoruz. Kendi sınırlarınızı hem fiziksel hem de psikolojik zorladığınız bir alan. Ama bu zorluktan sonra başarma duygusu gerçekten hepsine değiyor. Bir çeşit çılgınlıkta aynı zamanda. O yüzden Şibumi kitabında yer alan bu cümleyi çok severim “Mağaracı: Başkalarında çılgınlık olan şey, onlarda cesaret ve serüvene susamışlıktır.” Özellikle keşif duygusu ve bir yere adım atan ilk kişi olmanın verdiği mutluluk bambaşka. Ben bana bu duyguları yaşattığı için mağaracılık yapıyorum ve ara sıra beni yorsa da zorlasa da bırakacağımı düşünmüyorum.