WWF’in Yaşayan Gezegen Raporu’na göre ortalama insan ömründen kısa bir sürede omurgalı yaban hayvanı popülasyonları yüzde 69 oranında azaldı. Tatlı su canlılarının popülasyonları yüzde 83 oranında azaldı ve küresel ölçekte en büyük kaybı yaşadı. Oysa bir tür öldüğünde onun yaşamı içinde ördüğü tüm ilişki ağı da yok olur. Hayatın örgüsü eksilir.

Paya Indah, Malezya. Fotoğraf: Ahmet Karataş
Magma Yeryüzü’nün bu sayısında dünyayı iyileştirmek için korumamız gereken alanları ele aldık: Ormanlar, okyanuslar, turbalıklar, kentler… Türkiye ve dünyadaki habitatların durumunu, iyileştirilen alanları, yöntemleri, iyileştirenlerin öykülerini araştırdık. Çünkü son tufandan önce yeni bir kavrayışa ihtiyacımız var. İklimle ilgili, doğayla ilgili, yok olan türlerle, artan nüfusla, yoksullukla ve susuzlukla ilgili konuştuğumuz her şey birbiriyle ilişkili, bağlantılı, etkileşimli. Bu örüntü içinde düzeltmeye çabaladığımız her şey bir diğerini iyileştirecek, bozulan her denge bir başkasını sarsacak. Kavrayışımız, düşünce biçimimiz, değerlerimiz ve eylemlerimizi umut verecek bir yöne çevirme zamanı. Yeryüzünü gelecek nesillere bırakmanın garantisi, gelecek kuşakların tapusu…
Magma Yeryüzü özel sayısında neler var?
Son Tufandan Önce: Dünyayı İyileştirmek
Günümüzde canlı türleri, insan etkisinden arındırılmış bir yeryüzüne kıyasla bin kat daha hızlı yok oluyor. Oysa dünyayı yaban hayvanlarıyla ve bitkilerle paylaşmak insan varlığını da güvence altına alıyor; temiz hava, su ve sağlıklı besine ulaşmamızı sağlıyor. Tüm olumsuz gidişe rağmen yeryüzünü iyileştirmenin akılcı bir yolu var. O yol da doğal ekosistemleri onarmaktan geçiyor.
Yazı: Süreyya İsfendiyaroğlu

Fotoğraf: Timur Kara
Okyanuslar, Denizler Ve Kıyılar: Umudu Korumak
Dünyanın yüzde 70’ini kaplayan okyanus ve deniz alanları gezegenin yaşanabilir olması için gerekli iklim döngüsünün ana düzenleyicisi. Bu alanlar biyo-çeşitlilik ve binlerce insanı besleyen ekonomik faaliyet açısından da çok kritik. Magma’dan Mert Gökalp, dünyada alg ve sünger yetiştirerek korunan, deniz çayırı ve mercanların korunmasıyla iyileştirilen kıyıları araştırdı.
Yazı ve fotoğraflar: Mert Gökalp
Sulak Alanlar: Yaşamı Besleyen Sular
Sulak alan ekosistemleri bir yandan milyonlarca insanın beslenmesini sağlar, diğer yandan iklim krizinin yıkıcı etkilerini engeller. Tüm dünyadaki bilinen hayvan türlerinin yüzde onundan fazlası ve tüm balık türlerinin yüzde 50’si bu alanlarda yaşar. Yeryüzünün yaşam döngüsü için hayati öneme sahip nehirler ve göller gibi tatlı su kaynakları üzerinde başta tarım ve yapılaşma olmak üzere birçok baskı var.
Yazı: Eren Atak, S. Gökçen Karaduman

Fotoğraf: Mert Gökalp
Turbalıklar Karbon Yutar
Karasal ekosistemlerin en etkin karbon yutakları dünya kara alanının yüzde 31’ini kaplayan ormanlar değil, yalnızca yüzde 3’lük bir paya sahip olan turbalıklardır. Su tedarikini sağlayan, sel ve kuraklığı kontrol eden ve zengin biyoçeşitliliğe sahip bu alanlar dünya çapında tehdit altında.
Yazı: Simay Kırca
Fotoğraflar: Turgut Tarhan
Anadolu: Doğanın 20 Yılı
Gözlerimiz ışığın sadece belirli bir dalga boyunu görebiliyor. Kulaklarımız belirli bir frekans aralığını duyabiliyor. Ellerimiz dokunduğunda pek çok detayı algılayamıyor ve bizler bu kusurlu algılayıcılarımızla, kusursuz bir dünya tasarladığımızı varsayıyoruz. Düşünme biçimimiz doğadan uzaklaştıkça, doğanın öğrettiklerini unutuyoruz. Oysa Anadolu’da son 20 yılda pek çok şey değişti. Bir yanda yıkım politikaları uygulanırken diğer yanda doğanın var olma hakkını savunan kitleler oluştu.
Yazı: Dicle Tuba Kılıç

Fotoğraf: Mahmut Koyaş
Ormanla Yaşamak
İnsanlık yerleşik hayata geçtiğinden bu yana orman, bozkır, sulak alan gibi karasal alanların neredeyse yarısını kendi ihtiyaçları için değiştirdi. Son zamanlarda tüm dünyada ekosistem tahribatları göz ardı edilebilir boyutu aştı. Medeniyetin beşiği Anadolu'da bile doğal ekosistemlerin ne kadarının tahrip olduğunu dahi bilmiyoruz. Ama milyonlarca hektar diyebiliriz. Bu tahribatı önleyip doğayı iyileştirmenin yolu, kamu kurumlarından toplumun geniş kesimine kadar her katmanda ekolojik bilinçlendirmeden geçiyor.
Yazı: Doğanay Tolunay
Yüksek Dağlar: Tükenişe Tırmanış
Dünyanın büyük nehirlerinin hemen hepsi yüksek dağlardan kaynaklanır ve dünya nüfusunun neredeyse yüzde 40’ından fazlasını bu zirveler besler. Sadece insanlar için değil, barındırdığı çoğu endemik tür için de eşsiz bir yaşam alanıdır dağlar. Bu yönüyle dağları korumak, bugünü değil, geleceğin suyunu, geleceğin yaşamını da korumaktır.
Yazı: Alper Hüseyin Çolak

Fotoğraf: Rasim Çetiner
Sandras Dağı: Heybetli Sığınağa Veda
Dağ ekosistemleri dünyada kullanılan tatlı suyun yarısının kaynağı konumunda. Ayrıca yüksek dağlar birçok nadir türü barındıran bir biyo-çeşitlilik merkezi. Türkiye dağları da iklim krizi etkilerini birçok yönden yaşıyor. İyileştirilmesi gereken dağ ekosistemlerinin başında, Muğla'daki Sandras Dağı ve kadim ormanları yer alıyor.
Yazı: Alper Hüseyin Çolak
Fotoğraflar: Rasim Çetiner
TİGEM: Anadolu Tarımının İtici Gücü
Anadolu’nun ıssız ve çorak toprakları, cumhuriyetin ilanından sonra tarımsal kalkınmanın ilk adresi oldu. Önce Devlet Üretme Çiftlikleri adını alan Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü, tarım devriminin itici gücünü oluşturdu. Bugün özelleştirmeler nedeniyle dinamizmini kaybetse de tarımsal üretim için halen belirleyici kurum niteliğinde.
Yazı ve fotoğraflar: Mahmut Orhan Alkaya

Fotoğraf: Oktay Uludağ
Plastik Toprak
Dünyada hem karasal hem sucul ekosistemlerin en büyük kirleticisi plastikler. İkinci Dünya Savaşı ile birlikte üretimi artan plastikler tarımdan sağlığa, eğlenceden endüstriye hayatın istisnasız her alanında, neredeyse her araç, alet ve cihazda kullanılıyor. Yalnız ekosistemlerde değil, her bir canlının vücudu plastiklerin tehdidi altında. Bu yüzden dünyayı ve insanlığı iyileştirmenin yolu, plastik sorununu çözmekten geçiyor.
Yazı: Oğuz Can Turgay
Kent Dünya
2030’da kentlerde 5 milyar kişi yaşayacak ve böylece dünya nüfusunun yüzde 60’ı kentli olacak. Bu rakama rağmen sağlıklı yaşayan şehirler kurulabilir mi? Sürdürülebilir bir kent yaşamı mümkün mü? Gezegen restorasyonunu doğal habitatlar üzerinden planlayan BM’nin kentler için önerileri ne kadar gerçekçi? Cihan Uzunçarşılı Baysal, kentleşmenin sorunlarını ve çözüm yaklaşımlarını yazdı.
Yazı: Cihan Uzunçarşılı Baysal

Fotoğraf: Mahmut Orhan Alkaya
Madenden Sonra Doğa
Malezya’daki başkenti Paya Indah Sulak Alanları, habitat restorasyonun en güzel örneklerinden biri. Bugün 225’ten fazla kuş, 60’tan fazla memeli ve 20’den fazla sürüngen türlerinin yaşadığı bu alan eski bir kalay madeni sahasıydı.
Yazı ve fotoğraflar: Prof. Dr. Ahmet Karataş
Biyomimetik: Akıl Hocamız Doğa
Yeryüzünde, coğrafi konumu fark etmeksizin, sekiz milyar insan küresel iklim değişikliğine karşı ciddi bir sınav veriyor. Bu sınavı geçebilmek için yapabileceklerimizden biri de doğadan kopya çekmek.
Yazı: Tülay Özgür